Mesajı Okuyun
Old 28-12-2012, 16:33   #9
av__emrah

 
Varsayılan

Bir de bu kararı inceleyin, oldukça kapsamlı ve detaylı anlatılmış.

--------------------------------------
T.C. YARGITAY

2.Ceza Dairesi
Esas: 2006/4907
Karar: 2006/12064
Karar Tarihi: 14.06.2006


TEHLİKELİ ŞEKİLDE VASITA KULLANMA SUÇU - KAMU ADINA CEZA DAVASI AÇMA GÖREVİNİN CUMHURİYET SAVCISINA AİT OLMASI - CEZA DAVASININ KAMUSALLIĞI İLKESİ

ÖZET: Kamu adına ceza davası açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.Cumhuriyet Savcısının hazırladığı iddianamenin, verildiği mahkemece kabulüyle dava açılmış olur . Cumhuriyet Başsavcılığı ceza davasında suçtan zarar görenler ile zarar görecek olan kamuyu temsil eder. Devleti temsil eden bir makamın kamu adına ceza davasını açıp yürütmesi <Ceza davasının kamusallığı> ilkesini göstermektedir.

(5271 S. K. m. 170, 175)

Dava: Tehlikeli şekilde vasıta kullanmak suçundan şüpheli Derviş G. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.9.2005 tarihli ve 2005/41997-14503-3744 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun'un 174. maddesi gereğince iadesine dair, Adana 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 07.10.2005 tarihli ve 2005/957 müteferrik sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 10.03.2006 gün ve 49534 sayılı ihbarnamesiyle daireye gönderilmekle okundu;

Mezkûr İhbarnamede;

Tüm dosya kapsamına göre, şüphelinin üzerine atılı suçun vasfını tayin etme yetkisinin soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısına ait olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170.maddesinde belirtilen hususların hukuki nitelendirmeyi kapsamadığı, bu konunun mahkemece yargılama aşamasında tartışılması gerektiği, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 9.Dairesinin 26.12.2005 tarihli ve 2005/7863-9798 sayılı ilamı ile de kabul edilmiş bulunduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK. nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuştur.

Gereği düşünüldü:

Karar: Kamu adına ceza davası açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir. (5271 Sayılı CYY.m.170/1). Cumhuriyet Savcısının hazırladığı iddianamenin, verildiği mahkemece kabulüyle dava açılmış olur (m.175/1). Cumhuriyet Başsavcılığı ceza davasında suçtan zarar görenler ile zarar görecek olan kamuyu temsil eder. Devleti temsil eden bir makamın kamu adına ceza davasını açıp yürütmesi "Ceza davasının kamusallığı" ilkesini göstermektedir. 5271 sayılı Yeni Ceza Yargılama Yasasında şahsi dava kurumuna yer verilmemiştir. Böylece ceza davasında kural olarak ceza davasında kişisellik değil, kamusallık ilkesi benimsenmiştir. Mahkemenin kovuşturma evresinde kanıtları tartışarak maddi gerçeğe ulaşabilmesi, o eylemin iddianameyle dava konusu yapılmasına bağlıdır. İddianamede ise, şüpheliye atılı suçu oluşturan olaylar, mevcut kanıtlarla ilişkilendirilerek açıklanır ve iddianamenin sonuç kısmında şüphelinin eylemine uyan hükme göre cezalandırılması istenir (m.170).

Mahkeme, davasız yargılama olmaz ilkesi uyarınca yargılamayı, sanığın iddianame ile dava açılmamış olan suçlarını kapsayacak biçimde genişletemez. Mahkeme yalnızca iddianamede belirtilen eylem ve fail konusunda hüküm verebilir. (5271 sayılı CYY. nın 225/1.maddesi).

Ancak, kural olarak mahkeme iddianamede gösterilen eylemi hukuki açıdan nitelendirirken iddia ve savunmayla bağlı değildir (m.225/2). Mahkeme, <maddi gerçeği araştırma> ilkesi gereği, gerçekleşmiş saydığı eylemin hukuki nitelendirmesini yapmakta ve suçun öğelerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmaktadır. Başka bir deyişle eylemin hangi suçu oluşturduğunu belirlemektedir.

İddianamenin düzenlenmesinden sonra, kovuşturma evresinde; kanıtların ortaya konulması, suçun hukuki niteliğinin değişmesini veya cezanın artırılmasını ya da cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek yeni durumlar ortaya çıkması durumunda sanığa ek savunma hakkı verilir. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan olaylar bağımsız bir suç görünümünde ve yeni suçların ortaya çıkması biçiminde ise bunlar hakkında ise ayrıca iddianame düzenlenmelidir.

Yeni Ceza Yargılaması Yasasında, iddianamenin değerlendirilmesine olanak tanınmıştır. Gerekli bilgileri içermeyen iddianame iade edilecektir. İddianamenin iadesi kurumu, yeni 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasıyla birlikte hukuk sistemimize girmiştir. İddianamenin iadesi kurumu ile istenen/amaçlanan soruşturma evresinin iyi bir şekilde yapılması ve iyi hazırlanmış bir dosya ile kovuşturma evresinin kısa sürede sona ermesinin sağlanmasıdır.

Ceza Yargılaması Yasasında, iddianamenin iadesinin düzenleyen hükümde, üç iade nedeni öngörülmüştür (m.174/1).

1- İddianame, 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 170.maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen hususların gösterilmemesi,

2- İddianamenin, suçun ispatına etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir kanıt toplanmadan düzenlenmesi.

3- Ön ödeme ya da uzlaşma yoluyla çözümlenecek bir suç olduğu, soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde, iddianamenin ön ödeme ya da uzlaşma yöntemi uygulanmaksızın düzenlenmesi.

Bu hallerden birinin gerçekleşmiş olması durumunda, davanın açıldığı görevli ve yetkili mahkeme iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verir.

İddianamenin iadesi, suçun hukuki nitelendirilmesinin yanlış yapıldığı gerekçesine dayanamaz (m.174/2). Çünkü hüküm ancak iddianamede gösterilen suça ilişkin eylem/eylemler ve fail/failler hakkında verilir. Mahkeme, eylemin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalara bağlı değildir (m.225) mahkemeler, eylemi hukuken nitelendirmekte serbesttirler.

Yasa (kanun)yararına bozma istemine konu somut olaya ilişkin, verilen kararları ve gelişmeleri incelediğimizde durumu şöyle özetleyebiliriz.

Şüpheli hakkında <Tehlikeli şekilde araç kullanmak> suçundan dolayı, 5237 Sayılı TCY. nın 179/2 maddesi uyarınca, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen, 28.9.2005 günlü 2005/41997 sayılı iddianame ile, Adana 4.Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. Davanın açıldığı görevli ve yetkili bu mahkeme tarafından <suçun unsurlarının olayda ne şekilde gerçekleştiğinin, iddianamede anlatılmadığı, olayda ne şekilde gerçekleştiğinin, iddianamede anlatılmadığı, olayla delillerin ilişkilendirilmediği, şüphelinin lehine olan hususların gösterilmediği, kasten veya olası kastla işlenebilecek suçta şüphelinin bu kastının hangi delile dayanarak tespit edildiğinin açıklanmadığı, şüphelinin nüfus kaydının ve sabıka kaydının dosyaya konulmadığı> gerekçesiyle, 3.10.2005 günlü ve 2005/353 sayılı kararla iddianame Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığınca bu karara itiraz edilmesi üzerine ise; Adana 6.Asliye Ceza Mahkemesince itiraz nedenleri irdelenmeden, <İddianamenin iadesine ilişkin kararda usul ve yasaya bir aykırılık bulunmadığı> gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiştir.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iade kararına konu iddianamede, şüpheliye atılı suçu oluşturan eylemler/olaylar mevcut kanıtlarla ilişkilendirilerek açıklandığı açıkça görülmektedir. İddianamenin sonuç kısmında şüphelinin eylemine uyan hükme göre cezalandırılması da istenmiştir. Kural olarak mahkeme iddianamede gösterilen eylemi hukuki açıdan nitelendirirken iddia ve savunmayla bağlı değildir (m.225/2). Mahkeme, <maddi gerçeği araştırma ilkesi> gereği, suçun öğelerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini de araştırmaktadır. Başka bir deyişle eylemin hangi suçu oluşturduğunu da belirlemektedir. Bu nedenle iddianamenin iadesi; suçun hukuki nitelendirmesinin yanlış yapıldığı, suçun öğelerinin tek tek irdelenerek oluşup oluşmadığının tartışılıp değerlendirilmediği gerekçesine dayandırılamaz. Mahkemeler iddianamede gösterilen eylem/eylemler ile şüpheli/şüpheliler hakkında karar verir, daha doğrusu mahkemeler iddianamede gösterilen eylem ile şüpheli dışında karar veremez bu konuda bağlılık söz konusudur. Ancak, mahkemeler, eylemi hukuken nitelendirmekte ise serbesttirler. Bundan dolayı yasada da açıkça belirtildiği gibi, suçun hukuki nitelendirilmesi nedeniyle iddianame iade edilemez (m.174/2).

İddianamede, 5271 Sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 170.maddesi uyarınca yer alması zorunlu olan durumlarda, eksiksiz gösterilmiştir.

Şüphelinin kimliği iddianamede açıkça yer almaktadır. Ceza Yargılaması Yasasının 170 ve 174.maddelerinde de şüphelinin nüfus kaydı ya da sabıka kaydına ilişkin bir belgenin soruşturma evrakına eklenmemesi, iddianamenin iadesi nedeni olarak öngörülmemiştir.

Sonuç: Yapılan bu açıklamalar ışığında, Adalet Bakanlığının <kanun yararına bozma> isteği doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görüldüğünden; şüpheli Derviş G. hakkında Adana 6.Asliye Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 7.10.2005 gün ve 2005/957 D.İş sayılı kararın Ceza Yargılaması Yasasının 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin yerel makamlarca tamamlanmasına, 14.06.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.