Mesajı Okuyun
Old 24-02-2014, 17:29   #5
Luck

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.özlemce
Peki akıl hastalığı nedeniyle açılan davanın ıslahla mutlak butlana dönüştürülmesi mümkün müdür? Davanın başında akıl hastalığının tam olarak kutlana neden olabilecek düzeyde olup olmadığı bilinmiyor varsayımına dayanarak soruyorum

Sayın Av.özlemce,

Yargıtay aşağıdaki kararı değerlendirirken zımnî de olsa bunun mümkün olduğunu kabul etmiş ve böyle bir şekilde ıslah yapılamaz diyerek kararı bozmamış, sadece ıslah ile kesilen zamanaşımını tartışmış.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/2-63

K. 2002/23

T. 30.1.2002

• DAVANIN TAMAMEN ISLAH EDİLMESİ ( İlk Dava Gününde Açılmış Sayılacağı - Hak Düşürücü Sürenin Bu Tarihte Kesilmiş Olduğu/Sürenin Hesabında Islah Tarihinin Değil İlk Dava Tarihinin Esas Alınması Gerektiği )

• ISLAH ( Davanın Tamamen Islahı Halinde Hak Düşürücü Sürenin Başlangıcı - Davanın İlk Dava Gününde Açılmış Sayılacağı/Dava Süresinin İlk Dava İle Muhafaza Edilmiş Olacağı )

• TAMAMEN ISLAH ( Hak Düşürücü Süreye Etkisi - Hak Düşürücü Sürenin İlk Dava Gününde Kesilmiş Olduğu/Sürenin Hesabında Islah Tarihinin Değil İlk Dava Tarihinin Esas Alınması Gerektiği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Davanın Tamamen Islahı Halinde Sürenin Başlangıcı - Davanın İlk Dava Gününde Açılmış Sayılacağı/Dava Süresinin İlk Dava İle Muhafaza Edilmiş Olacağı )

1086/m.83,88,89

ÖZET : Davanın tamamen ( kamilen ) ıslah edilmesi halinde ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılır ve hak düşürücü süre de bu tarihte kesilmiş olur. Bu nedenle, dava süresi ilk dava ile muhafaza edilmiş olacağından, sürenin hesabında ıslah tarihinin değil ilk dava tarihinin esas alınması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ünye Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 6/11/2000 gün ve 1999/215 Esas, 2000/543 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vasisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk dairesinin 19/12/2001 gün ve 2001/1133-2738 sayılı ilamı ile;
( ... Davacı; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürülerek boşanma davası açmış,yargılama sırasında, 6.9.1999 da ıslah edilerek evliliğin butlan sebebiyle feshine karar verilmesini istemiştir. Islah ile davanın tamamının yahut belli bir bölümünün değiştirilmesi imkan dahilindedir. Karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır.
Fesih davasının, feshe muttali olduğu tarihten itibaren altı ay içersinde açılması zorunludur. ( MK.m.119 ) Evlenme 14.12.1998 de gerçekleşmiştir. Davacı bu tarihte fesih sebebine muttali olmuştur. Islah halinde, ıslahın yapıldığı tarihte dava açılmış sayılır. Islah tarihi itibariyle aradan 18 ay geçmiştir. Hak düşürücü süre geçmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında ıslah edilen davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı, M.K.nun 134/1.maddesine göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açmış olduğu boşanma davasını, tamamen ( eski deyimle kamilen ) islah ederek, mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali davasına dönüştürülmüştür.
HUMUK.nun 83,88 ve 89.maddelerine göre bu işlemin yasal olarak olanaklı bulunduğunda duruksama yoktur.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, ıslahın, evliliğin mutlak butlan nedeniyle iptali davası için öngördüğü hakdüşürücü nitelikteki dava açma süresine etkisi konusunda toplanmakta olup, yanlar 14/12/1998 tarihinde evlenmişler, dava 17/5/1999 tarihinde açılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; davanın tamamen islahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması HUMK.nun 87.maddesi hükmü gereğidir. Gerek öğretide, gerekse yargısal kararlarda; belirtilen durumda yeni bir davanın açılmış sayılamayacağı, tamamen ıslah edilen davanın ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğu ve bunun doğal sonucu olarak, zamanaşımı ( somut olayda mutlak butlan davası için öngörülen hak düşürücü sürenin ) ilk davanın açıldığı tarihte kesilmiş sayılacağı, öteden beri yerleşik ve hakim olan görüştür.
O halde, davanın tamamen ( kamilen ) ıslah edilmesi halinde ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılır ve hak düşürücü süre de bu tarihte kesilmiş olur. Bu nedenle, dava süresi ilk dava ile muhafaza edilmiş olacağından, sürenin hesabında ıslah tarihinin değil ilk dava tarihinin esas alınması gerekir. ( Bkz. Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü altıncı baskı cilt IV, sh. 3998 vd. Prof.Dr. Sabri Şakir Ansay Yargılama Usulleri isimli eser 1960 baskı sh.194 vd, Prof.Dr.İlhan Postacıoğlu Medeni Usul Hukuku Dersleri 1975 baskı sh.460 vd., Prof.Dr.Saim Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku Esasları 1973 baskı sh.335 vd., HG.K. 18/12/1957 2/66-64, 3.H.D. 5/10/1951 gün 13088/9912, 2.H.D. 10/3/1978 gün 1486/1892 ve 26/4/1979 gün 3377/3455, 6.H.D. 11/10/1976 gün 5481/6212 sayılı kararları ).
Açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin davanın tümden ıslahının açılış tarihine etkili bulunmadığına ilişkin direnme kararı yerindedir. Ne var ki Özel dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmemiştir. O halde esasa ilişkin temyiz itirazları tetkik edilmek üzere dosya Özel Dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 30.1.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.


Saygılar,