Mesajı Okuyun
Old 16-01-2008, 16:36   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yukarıdaki CGK kararı,diploma sahteciliği ile ilgili çok geniş uygulama alanı bulunan bu suç türüne ilişkin,uygulamayı yönlendiren ve geniş oranda tekrar eden daire kararları ile sürmüş,ancak bu uygulamaya ve kabule istisna teşkil eden bazı daire kararları ile,diploma sahteciliği eski TCK m 342 kapsamında cezalandırılmıştır. Genel kabul ve uygulama CGK kararı ile ortaya konan görüşler doğrultusundaydı.

5237 sayılı yeni TCK nun yürürlük sonrası içtihatlarını içeren iki ciltlik bir eserde,bu konuya ilişkin bir içtihada rastladım :

" Yurt dışı yüksek öğretim diplomaları denklik yönetmeliğinin 5.maddesinin a bendi uyarınca yabancı ülkeden verilmiş suça konu diplomanın geçerliliği araştırılıp saptanmadıkça sonuç doğurmayacağı ve YÖK tarafından da bu husus mutaden araştırılarak sanık tarafından Kırgız Devlet Milli Ünv.den alınmış gibi sunulan diplomanın sahteliğinin saptanmış bulunmasına göre ,yüklenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması..."

11 CD 23.6.2005 2327/3785
------------------------------------------------------
Yukarıda yazılı 11.CD kararı,765 Sayılı TCK uygulamasındaki resmi evrakta sahtecilik suçunun oluşumunun iğfal kabiliyetine bağlı olarak gerçekleşeceğine dair kabul şeklinin,yeni TCK uygulamasında da sürdüğünü göstermektedir. Buna göre,evrakta sahtecilik suçunun oluşması olaysal ve eylemsel olarak iğfal kabiliyetinin bulunmasına ve tesbit edilmesine bağlıdır. Sahteciliğin görevli memurlarca farkedilmiş olması halinde iğfal kabiliyetinin bulunmadığı eylemsel olarak ortaya çıkmış olduğundan,bu hususta iğfal kabiliyeti bulunduğuna dair bilirkişi raporlarına rağmen,Yargıtay"ca,bilirkişi raporunun eylemsel gerçekliğe aykırı görüş içermesi karşısında itibar edilmeyerek eylemsel duruma bağlı olarak iğfal kabiliyetinin bulunmadığının kabulü ile suç unsurlarının oluşmadığına dair görüşü çok sayıda karar ile ortaya konmuştur.Bunun yanında sahtecilik suçlarına ilişkin Yargıtay uygulamalarında,birtakım resmi belgelerin doğruluğunun sunuldukları makamlarca araştırılmasının mutad olup olmadığının da önem arzedeceği,öyle bir araştırma yapılması mutad ise ve araştırma sonucunda sahteliğin anlaşılmış olması veya araştırma yapılsa idi anlaşılabilecek olması hallerinde de iğfal kabiliyetinin bulunmadığı ve buna göre sahtecilik suçunun oluşmayacağını (hukuki sonuç doğurmaya elverişsizliğin ortaya çıkması karşısında)kabul etmek gerekeceği yolundaki yerleşik uygulamanın bu yeni karar ile de sürdüğünü görmekteyiz.