Mesajı Okuyun
Old 18-02-2008, 11:31   #1
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan Avukatlığı Bırakıyorum

Aslında nasıl yazacağımı bilemiyorum. Bu bir veda mektubu ya da itiraf. İki yılı aşkın süredir Türk Hukuk Sitesi üyesiyim ama artık bırakma zamanı geldi. Birazdan anlatacağım, sadece yakalanma korkusundan değil, belki de bundan çok, avukatlığın stresinden bıktığım için avukatlıktan ve site üyeliğinden istifa ediyorum.

Evet, itiraf etme zamanı geldi: ben aslında avukat değilim. Nasıl oldu, anlatayım:

Son ekonomik kriz beni yine işsiz bırakmıştı. Diplomasız çalışanların kaderiydi bu. Gerçi üniversite mezunlarının da iş bulması zordu ülkemizde ama yine de bir şansları vardı. İlk işsizliğim değildi, alışıktım ama bir hafta boyunca onlarca iş ilanındaki numaralara telefon ettikten, bir o kadar da sonuçsuz görüşme yaptıktan sonra anladım k,i bu seferki farklıydı. Yaşım ilerlemişti, genç ve diplomalılar varken kimse bana iş vermiyordu. Ben de kendi işimi kurmaya karar verdim. Ama ne iş yapacaktım? Önce hep ticaret üzerine düşündüm, hesaplar yaptım. Gördüm ki az da olsa sermaye gerektiriyordu ticaret, bende ise kuruş kalmamıştı. Babam emekli aylığını, dayımın çalıştığı banka da kredilerini benden esirgeyince, sermaye gerektirmeyen işleri düşünmem gerektiğini anladım. İyi de ne? Sermayesiz iş olur muydu? Bir hafta da böyle geçince artık ev kirasını da ödeyememiş, ev sahibinin gereksiz telefonlarına yanıt vermek zorunda kalmıştım. “Ya kirayı öde ya da çık! Avukatım var, seni mahkemeye veririm” diyordu ev sahibim bu görüşmelerin özetinde. Kızıyor, küfrediyordum. Evden çıkmak zorunda kalacağımı ama ev sahibim sayesinde yeni işime kavuşacağımı henüz bilmiyordum. Birkaç gün sonra postacı o zarfı getirip de, zarftan çıkan yazıda “alacaklının icra mahkemesinden tahliyenizi isteyebileceği” bölümünü okuyunca kendimi çok çaresiz hissetmiştim. Bu parasızlıkta bir de evsiz kalırsam ne yapardım? Bir internet kafeye gidip, evde bir süre daha kalmanın yollarını araştırmaya başladım. Türk Hukuk Sitesi'ni böyle buldum. Tam bir hukuk deryasıydı. Önce kendi sorunum konusunda yazılanları okurken, sonra benle ilgisiz ama dikkatimi çeken konuları okumaya başlamıştım. Bilgisayar başında geçen üç saatin sonunda avukat olmaya karar verdim!

Daha önce bir avukatlık bürosuna gitmişliğim yoktu, hiç avukat da tanımamıştım. Ama Türk Hukuk Sitesi'nde “danışma için gelenlerin danışma ücreti vermediği” yolunda yakınmalar okumuş, “ücretsiz danışma”nın avukatlara yasak ama sıklıkla gerçekleşen bir durum olduğu sonucuna varmıştım. Bu cesaretle hemen o gün birkaç avukatın bürosuna gidip, sözde birşeyler danışarak, bürolarını ve avukatları inceledim. İyi de yapmışım, çok şey öğrendim. Örneğin ben, avukatlar diplomalarını duvara asar diye düşünmüştüm, oysa diplomadan başka bir de avukatlık ruhsatı vardı. Bazıları hem diplomalarını, hem de avukatlık ruhsatlarını asmışlardı; bazılarında ise diploma ortalarda görünmüyordu ama avukatlık ruhsatı mutlaka duvardaydı.

Hemen işe giriştim. Babama adam olacağım yönünde binbirinci sözümü de vererek üç aylığının bir kısmını borç aldım. Kıyıda köşede kalmış bir adliyenin yakınlarında, en ucuzundan bir büro tuttum. Avukat olduğumu söyleyip taksitle aldım büro mobilyalarını. Sahte ruhsatımı duvara asıp, internet de bağlatınca bürom hazır hale gelmişti. Şimdi bana dava verecek insanlar dışında bir eksik kalmamıştı.

İlk müşterim (avukatlar müşteriye müvekkil diyorlardı) ertesi gün geldi. Yaşlı bir kadındı ve borçların keskinleştirdiği gözlerim kolundaki bileziklere takılmıştı. Müvekkilim (hemen alışmıştım) eşi ile anlaşmalı boşanmak istiyordu. Boşanma konusunda herşeyi biliyor gibiydi, çünkü ben sadece dinliyordum, o anlatıp duruyordu. Kendisine kaça malolacağını soruyordu sadece. Boşanma davalarının ücreti konusunda hiçbir fikrim yoktu ama yıllarca pazarlamacılık yapmanın alışkanlığı ile altından girip üstünden çıktım ve beni bir ay idare edebilecek bir paraya anlaştım. Onunla konuşurken bir yandan da Türk Hukuk Sitesi'nde boşanma davalarını araştırmış, vekaletnamenin fotoğraflı olması gerektiğine kadar bir çok bilgi edinmiştim. İlk davam anlaşmalı boşanma oldu böylece.

Sonrası kolaydı. İnsanlar gelip sorunlarını anlatıyor, ben onlara çaktırmadan Türk Hukuk Sitesi'nden konuyu araştırıyor ve yine Türk Hukuk Sitesi'nde bulduğum ücret tarifesine göre ücret istiyordum. Mahkeme masrafları konusunu bilmemem başlangıçta beni biraz zarara soktuysa da, kısa sürede bu konuyu da öğrendim. Artık masrafı ayrı, ücreti ayrı istiyordum. Bürom pek merkezi bir yerde olmamasına rağmen, adliyeye yakınlığından mı bilmem, her gün 8-10 kişi geliyor, ben de pazarlamacı taktikleriyle gelenleri bir şey satmadan göndermiyordum. Avukatlıkta satılan bir şey de yoktu. Belki bilgisini satıyordu avukatlar ama bende bilgi de yoktu; tümünü Türk Hukuk Sitesi'nden öğreniyordum. Ama avukatlıkta ikinci ayımı doldurmama yakın, bazı konularda yeterince bilgi bulamadığımdan siteye üye olup, soru yazabilme hakkına sahip oldum. Üyelik için ad soyad ve T.C. kimlik numarasından başka bir şey istenmiyordu. En kolayı, bir müvekkilin bilgilerini kullanarak üye olmaktı ama o zaman da avukat olmayan biri olarak soracağım sorular dikkat çekerdi. Bu yüzden, bir davada karşı tarafın vekili olan ve dilekçelerini daktiloyla yazdığı için bırakın siteye üye olmayı, bilgisayar bile kullanmadığından emin olduğum gerçek bir avukatın bilgilerini vekaletnamesinden öğrenip, onun adıyla üye oldum Türk Hukuk Sitesi'ne. Üyelik formunu doldururken beni en çok zorlayan, kendime bir rumuz seçmek olmuştu. Sonunda “Gerçek Avukat” rumuzunu seçtim. İroniye bakar mısınız?

Önceleri sadece arama yolu ile bulamadığım konuları sormak için siteye yazıyordum. Sonra iyice benimsedim avukatlığı ve site üyeliğini; soru soran meslektaşlarıma (!) yanıt da vermeye başladım. Hatta tartışmalı konularda bile görüşlerimi yazıyor, satın aldığım mevzuat ve içtihat programından bulduğum kanun maddelerini ve ilgili içtihatları ekliyor, aynı konu daha önce sitede tartışılmışsa soru sahibine bunu gösteriyor, gereksiz yere konu açtığı için hafiften fırçalıyordum. Artık tam bir avukat olmuştum. Mesajlarıma kaç kez teşekkür edildi bir bilseniz! Türk Hukuk Sitesi buluşmalarına katılmayı çok istediysem de, o kadarına cesaret edemedim. Ama şiir yarışmasından anketlere kadar her etkinliğe katıldım.

Evet, iki yıldan fazla zaman geçti böyle. Bunca zaman geçindirdi beni avukatlık, üstelik az da olsa bir birikim de yapabildim. Ama zormuş avukatlık. Dert satın almakmış. Avukatın ücretinin karşılığı, bilgi ya da fiziksel yorgunluktan çok, kafa yorgunluğuymuş. Müvekkillerle, katiplerle, mübaşirlerle, diğer avukatlarla ayrı ayrı uğraşmak çok yıpratıcıymış. Dışarıdan, “oh ne güzel, oturduğun yerden para kazanıyorsun” gibi görünse de, hiç de öyle değilmiş. İnsanın uykularını kaçıracak kadar stres dolu bir meslekmiş avukatlık. Bu yüzden artık dayanamıyorum, bırakıyorum. Ticaret yapacağım.

Sizlere çok teşekkür ederim sayın Türk Hukuk Sitesi üyeleri, sayın meslektaşlarım. Kendimi meslektaşınız gibi hissedecek kadar yakın davrandınız bana. Sorularıma yanıtlar verdiniz, çözümler buldunuz. Hukuk ürettiniz. Ne desem az. Ama bir de şu yönü var, söylemeden duramayacağım: Sizler sayesinde sahte avukatlık yapabildim ben. Bir gün, bu nedenle yakalanıp hakim karşısına çıkarsam, diyeceğim: “Ben yapmadım, Türk Hukuk Sitesi yaptı!”
Hepinize bol kazançlı, az stresli davalar dilerim. Saygılarımla.

İmza: Gerçek Avukat

(18.02.2008)