Mesajı Okuyun
Old 02-04-2010, 14:32   #9
ayyıldız

 
Varsayılan

avukatı vekil tayin etmek için, asil olmak zorunluluğu yoktur. Kendi adına, avukat tutmak üzere, genel vekaletname ile yetkilendirilmiş avukat olmayan vekil, kendi yapamadığı işler için, vekalet aldığı kişi adına, avukat tutabilir, sözleşme yapabilir(genel vekaletnamede bu yönde yetkisi varsa) Bu şekilde vekil olan avukat, aradaki tevkile yetkili vekilin değil, asilin avukatıdır ve bu asilin tüm haklarını korumak ve ona hesap vermek zorundadır. Avukat, yaptığı işlerde, vekalet görevini kötüye kullanmış ise, bu durumda, kendisini vekil tayin edenin tevkile yetkili vekil ve asilin kendisi olsun, hesap vermek zorunluluğu vardır. Tevkile yetkili vekil asil adına avukat tutabilir.
YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ E. 2008/7399T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/7399

K. 2008/9803

T. 14.7.2008

• DAVADA VEKALET ( Tevkil Yetkili Vekil Tarafından Açılan Davada Vekaletname Eksikliği Bulunduğunun Kabul Edilemeyeceği )

• TEVKİL YETKİSİ ( Tevkil Yetkili Vekil Tarafından Açılan Davada Vekaletname Eksikliği Bulunmadığı )

• VEKALETNAME EKSİKLİĞİ ( Tevkil Yetkili Vekil Tarafından Açılan Davada Bulunmadığı )

1086/m.67

ÖZET : Tevkil yetkili vekil tarafından açılan davada vekaletname eksikliği bulunduğu kabul edilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın açılmamış sayılmasına dair verilen yukarıda gün ve sayılan yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın HUMK’un 67. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Tevkil yetkili vekil tarafından yetkilendirilen avukat tarafından dava açılmış olup, işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, vekaletname eksikliği nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 14.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


avukatın vekil olduktan sonra, asile karşı sorumlulukları, vekalet ilişkisinden doğar, vekaletin kötüye kullanılması halinde, bunun Avukatlı kanunu ve ilgili diğer yasalardaki hükümlerine değerlendirilecektir.



Öte yandan, avukat olmayan bir şahsa, genel vekaletname vererek, gerektiğinde kendisine avukat tutmak üzerede tevkil yetkisi veren şahıs, tutulan avukatın yaptığı tüm işlerin kendisi tarafından yapılmış gibi sorumluluğu olacaktır. Ayrıca, vekalet ilişkisine göre, vekalet ücretlerinden doğrudan sorumludur. Kendisinin davadan haberi olmadığını, böyle bir dava açılması yönünde talimat vermediğini iddia edemez. Şahıs, aynen satış gibi, avukat tutmaya yetki verdiğine göre, bu yetkinin kullanılmasından doğacak sonuçlarada katlanmak zorundadır. Ancak, vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması iddiası ile bazı hususları ileri sürebilir. bu durumda iyiniyetli 3.şahısların hakları korunur.