Mesajı Okuyun
Old 10-03-2007, 16:08   #16
TABUOSMAN

 
Varsayılan

İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri, Danıştay'ın önceki tarihli kararlarına istinaden talep olmaması halinde vekalet ücretine hükmedilemeyeceği yönünde karar veriyorlar. Örneğin; Danıştay 4. Dairesi 1988/5390 e. ve 1991/1563 k. sayılı kararında:
2577/m.31)
İstemin Özeti: Canlı hayvan ithalat, ihracatı ve dahili ticaretiyle uğraşan davacının, ödünç para vererek faiz geliri elde ettiği halde beyandışı bıraktığının inceleme ile tespit edildiği belirtilerek düzenlenen inceleme raporuna istinaden adına 1985 takvim yılı ile ilgili olarak re`sen salınan gelir vergisiyle kesilen kaçakçılık cezasını; dava dilekçesinde, borç para verildiği belirtilen kişilerle olan bu ilişkilerin ticari nitelikli olduğu yolunda ileri sürülen iddiaların açıklığa kavuşturulabilmesi amacıyla verilen arakararı gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle inceleme raporuyla tespit edildiği üzere davacının muhtelif tarihlerde birden fazla kişiye borç para vererek faiz geliri elde ettiğinin kabulü gerektiği ancak, dönem içinde borç verilen kişilerin beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda yapılan hesaplamalarda davacının ödünç para vererek elde ettiği ve beyan dışı bırakması nedeniyle matraha ilavesi gereken faiz gelirinin 12.541.750.- lira olduğu belirlendiğinden kaçakçılık cezalı tarhiyatın bu miktar matrah farkına dayalı kısmının yerinde görüldüğü fazlasının terkini icabettiği gerekçesiyle değişiklikle onayan Adana 2. Vergi Mahkemesinin 14.06.1988 günlü ve E: 1987/843, K: 1988/798 sayılı kararının; ayrıntılı olarak yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora dayalı kaçakçılık cezalı tarhiyatın yasal olması nedeniyle aynen onanması gerektiği ve ayrıca davanın duruşmalı olarak görüldüğü, duruşmada dairelerini temsilen Hazine Avukatı hazır bulunduğu halde vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığı ileri sürülerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı M.B.`nin Düşüncesi: Ödünç olarak verdiği paralar nedeniyle elde ettiği faiz gelirini beyan dışı bıraktığı inceleme sonucunda saptanan yükümlü adına re`sen yapılan cezalı tarhiyatı değiştiren vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması vergi dairesi müdürlüğü tarafından istenmiştir.
Vergi mahkemesince yapılan incelemede, yükümlüden borç para alan kişilerin kendi beyanlarına göre verdiklerini söyledikleri faiz oranının verilen meblağa, uygulanmasıyla bulunan faiz miktarının esas alınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu yöntemle bulunan atrah kısmına cezalı tarhiyat yapılmasi gerektiği biçimindeki mahkeme kararı yasalara ve idari yargı içtihatlarına uygun görülmüştür.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince Tatkik Hakimi A.A.`nın açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı hakkında yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatı değişiklikle onayan mahkeme kararı, duruşmaya katılan Hazine Avukatı ile ilgili olarak
takdir edilmemesinin yerinde olmadığı ve cezalı tarhiyatın aynen onanması gerektiği ileri sürülerek temyiz edilmektedir.
Vergi dairesi müdürlüğü davaya verdiği savunmada, davanın reddi gerektiğini iddia ile yetinmiş yargılama gideri talebinde bulunmamıştır. Mahkemeler
taleple bağlı olarak hüküm tesis edebileceklerine göre ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda olduğu gibi bu kanunun 31. maddesiyle atıfta bulunulan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili maddelerinde yargılama gideri ve avukatlık ücretinintalepedilmeksizin hükmedileceğine dair açık bir hüküm mevcut olmadığı ve vergi dairesi müdürlüğü tarafından dava safhasında bu konudate bulunulmadığı dikkate alındığında temyiz dilekçesinde bu hususta ileri sürülen iddia yerinde görülmemiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün uyuşmazlığına esas ile ilgili olarak ileri sürdüğü temyiz iddiaları ise, mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine 29.04.1991 gününde oybirliği ile karar verildi. demektedir.

Yani sonuç olarak idari yargı ile adli yargı arasında bu tarz bir uygulama farkı var...