Mesajı Okuyun
Old 10-05-2004, 21:09   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Teşekkürler sayın jus,

MÖ-HUK.28 'e göre Türkiye'de hiç bir şekilde ikametgahı bulunmayan Türkler, kişi hallerine ilişkin ve yabancılık unsuru taşıyan (boşanma davası gibi) bir davasını Türkiye' de teminatsız açabildiği halde HUMK.97 'yi kayıp oluşuna dayalı olarak Türk vatandaşı için uygulamak yada uygulamaya çalışmak elbetteki kötü niyetten başka bir şey olamaz.

Sizin gibi düşündüğüm halde, hakimin ısrarla HUMK.97'ye meyletmesi ve davayı olmaz noktalara sürüklemek istemesi karşısında, olayın çarpıklığını vurgulamak ve acaba ben mi yanlış düşünüyorum evhamından arınmak için buraya konuyu taşıdım.

Elin yabancısı için bile mütekabiliyet unsurunu dikkate alıp, varsa iki ülke arasında anlaşmaya dayanıp, teminat almazken, öz be öz Türk vatandaşına son ikametgah adresi de belli iken teminat almaya çalışmak abesle iştigaldir.

Siz, biz yada çoğu meslektaşımız bunun böyle olması gerektiğini tartışmaya bile gerek görmeden söyleyebilsek de, işin başında olan ve karar veren illa da teminat diyebiliyor..

Acaba biz mi hata yapıyoruz ?