Mesajı Okuyun
Old 15-03-2007, 20:01   #12
A.Turan

 
Varsayılan

Bilindiği gibi; "ecri misil" deyimi, eski hukukumuzdan (Mecelleden) gelme bir alışkanlıkla bu gün de bazı yasalarda (492 sayılı Yasanın 16., 2490 sayılı Yasanın 67., 2886 sayılı Yasanın 75. ve 5516 sayılı Yasanın 10.maddelerinde), öğretide ve yargı kararlarında kullanılmakta olan bir kavramdır. gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında ".......fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği; ........haksız bir eylem sayılması gerektiği......bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, ..... Medeni Kanunun (eski) 908 inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu....." vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. ecrimisilin kapsamı şöyle belirlenir.

a) Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar,
b) Kullanmadan doğan olumlu zarar,
c) Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) (HGK 2004/1-120E, 2004/96K)

"Haksız kullanma karşılığı" ya da "haksız işgal tazminatı" anlamına gelen ecri misilin yasal dayanağını -genel olarak- 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 995. (önceki 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi 908.) maddesi ile Türk Borçlar Yasasının 41. ve izleyen (42- 44). Maddeleri oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanununun 995. maddesi hükmüne göre, bir taşınmaz malı haksız işgal eden şagil, mal sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır. Yine, geçerli bir hukuki işleme dayanmaksızın başkasının malını haksız olarak elinde bulundurup kullanmak, Türk Borçlar Yasasının haksız fiilden doğan borçlara ilişkin hükümlerine bağlı haksız bir eylem olup; bu yasanın 41.maddesi uyarınca gerek kasten, gerek ihmal veya tedbirsizlik ile haksız bir biçimde bir kimseyi zarar uğratan kişi, o zararı gidermekle (tazminle) yükümlüdür. Anılan Yasa maddeleri, kötü niyetli zilyedin haksız işgal tazminatı (ecri misil) ile sorumlu tutulabilmesini, malikin bu yüzden bir zarara uğramış olması koşuluna bağlamış bulunmaktadır.

Genel kural böyle olmakla, aile mahkemelerinin kuruluşu ve görevleri hakkında kanunun 4.maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Üçüncü Kısım hariç olmak üzere" İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemesinde görülür" hükmünün burada uygulanma yeri yoktur. Zira dava Medeni Kanunun 2. kitabından doğmamakta yukarda açıklandığı gibi MK 995 ve BK 41.maddelerinden kaynaklanmaktadır. O halde görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Davanın eşler arasında olması mutlaka aile mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Önemli olan davanın yasal dayanağının ne olduğudur.
Saygıyle arz ederim.