Mesajı Okuyun
Old 06-05-2017, 16:48   #103
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/11559
K. 2017/687
T. 24.1.2017

KATILMA VE KATKI ALACAĞI İLE ZİYNET ALACAĞI İSTEMİ (Davacı Lehine Taşınmaza Kişisel Mal İle Yapılan Katkının Yapıldığı Tarihteki Taşınmazın Değerine Oranı Tespit Edilerek Bu Oranın Taşınmazın Tasfiye Tarihi İtibariyle Belirlenecek Değeri İle Çarpılması Neticesinde Tespit Edilecek Miktara Eğer Değer Kaybı Söz Konusu İse Katkının Başlangıçtaki Değeri Esas Alınacağı Dikkate Alınarak Davacı Lehine Değer Artış Payı Alacağına Hükmedileceği)

DEĞER ARTIŞ PAYI (Davacının Babası Tarafından Karşılıksız Olarak Bedeli Ödenen Çatı Malzemesi Babadan Kızına Yapılan Bağış Niteliği Taşıdığından Davacının Kişisel Malı Olacağının ve Dolayısıyla Davacı Lehine Değer Artış Payı Alacağı Bulunduğunun Kabulü Gerektiği)

DEĞER KAYBI (Katılma ve Katkı Alacağı İle Ziynet Alacağı İstemi - Taşınmazın Tasfiye Tarihi İtibariyle Belirlenecek Değeri İle Çarpılması Neticesinde Tespit Edilecek Miktara Eğer Değer Kaybı Söz Konusu İse Katkının Başlangıçtaki Değeri Esas Alınacağı Dikkate Alınarak Davacı Lehine Değer Artış Payı Alacağına Hükmedileceği)

4721/m.227

ÖZET : Davacı taraf, dava dilekçesinde ikinci katın inşasının davacının babası tarafından yapılan katkı yönünden de alacak talep etmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. Davacının babası tarafından karşılıksız olarak bedeli ödenen çatı malzemesi, babadan kızına yapılan bağış niteliği taşıdığından davacının kişisel malı olacağının ve dolayısıyla davacı lehine değer artış payı alacağı bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, davacı lehine yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek taşınmaza kişisel mal ile yapılan katkının, yapıldığı tarihteki taşınmazın değerine oranı tespit edilerek, bu oranın taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle belirlenecek değeri ile çarpılması neticesinde tespit edilecek miktara, eğer değer kaybı söz konusu ise katkının başlangıçtaki değeri esas alınacağı da dikkate alınarak davacı lehine değer artış payı alacağına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddi yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı M. A. vekili, evlilik birliği içerisinde davalı adına tapuya arsa olarak kayıtlı üzerinde tek katlı bina bulunan taşınmazın satın alındığını, tarafların birlikte oturacağı ikinci katın davacının babasının bizzat yapımında çalışması ve davacıya ait altınların bozdurulması ile yapıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 11.000,00 TL katılma ve katkı alacağı ile evlenirken takılan ziynet eşyaları yönünden 16.000,00 TL alacağın faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı M. Y. vekili, davacının ev hanımı olduğu ve malvarlığının edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını, taşınmazın alınması ve üzerine inşa edilen katların yapımının davalının babası tarafından karşılandığı, taşınmaz inşaatında çalışan davacının babasının bu çalışması karşılığınının yine davalının babası tarafından ödendiğini, ziynet eşyalarının belirtilen sayıda olmadığı gibi söz konusu ziynetler satılarak önce bir araba satın alındığını, sonra bu arabanın satılarak tapuda davacı adına tarla satın alındığından altınlarla ilgili talebin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve özellikle de tüm tanıkların beyanlarından, davacının katkı payı talep ettiği taşınmazın arsasının davalının babası tarafından satın alındığı, o tarihte davalının taşınmaz satın alacak ekonomik gücünün olmadığı, arsanın üzerine yapılan 2 katlı evin de davalının babası tarafından yapıldığı, evin bir katını davalıya bağışladığı, dolayısıyla evlilik birliği içerisinde çalışılarak edinilmiş bir mal olmadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde evin yapımına babası tarafından katkıda bulunulduğunun belirtildiği, ancak davacının babasının evin yapımına sunduğu katkıların karşılığını para olarak davalının babasından aldığı, yine davacının evlilik birliği içerisinde hiç çalışmadığı, tarafların düğünlerinde takılan altınların tarafların evlilik birliği içerisinde bozdurulduğu ve araba alındığı, sonrasında bu arabanın da satıldığı ve ele geçen para ile davacıya bir tarla satın alındığı, sonuç olarak davacı tarafından bu altınların talep edilemeyeceği ve söz konusu eve de katkısının olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı taraf, dava dilekçesinde ikinci katın inşasının davacının babası tarafından yapılan katkı yönünden de alacak talep etmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir.

Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacak miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.

Değer artış payı alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Mahkemece, davacının taşınmazın yapımında babası tarafından yapılan katkı yönünden talebinin tümden reddine karar verilmiş ise de, gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Mahkeme, dosya kapsamı ve özellikle tanık beyanlarından yola çıkarak ikinci katın davalının babası tarafından yapıldığını, davacının babasının çalışma karşılığını ise davalının babasından aldığı gerekçesiyle alacak talebini reddetmiştir. Ne var ki, davacının babasının tanık sıfatıyla alınan samimi ifadesi incelendiğinde inşaat yapımında emeğinin karşılığını aldığını belirttiği, devamla sadece yapılan çatı malzemesini kendi cebinden karşıladığını da ifade ettiği anlaşılmaktadır. Davacının babası tarafından karşılıksız olarak bedeli ödenen çatı malzemesi, babadan kızına yapılan bağış niteliği taşıdığından davacının kişisel malı olacağının ve dolayısıyla davacı lehine değer artış payı alacağı bulunduğunun kabulü gerekir.

Mahkemece, davacı lehine yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek taşınmaza kişisel mal ile yapılan katkının, yapıldığı tarihteki taşınmazın değerine oranı tespit edilerek, bu oranın taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle belirlenecek değeri ile çarpılması neticesinde tespit edilecek miktara, eğer değer kaybı söz konusu ise katkının başlangıçtaki değeri esas alınacağı da dikkate alınarak davacı lehine değer artış payı alacağına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddi yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı