Sayın meslektaşlarım,
Anayasa Mahkemesinin 11/4/2007 tarihli ve 2006/35 E., 2007/48 K. sayılı kararıyla; yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliği haiz ticaret şirketlerinin ülkemizde taşınmaz ediniminin düzenlendiği 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 35 inci maddesinin;
— Birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “Bu fıkrada belirtilen koşullarla, yüzölçümü miktarını otuz hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.” hükmü ile,
— Yedinci fıkrasında yer alan “ve yabancı uyruklu gerçek kişilerin il bazında edinebilecekleri taşınmazların, illere ve il yüzölçümüne göre binde beşi geçmemek üzere oranını tespite” ibaresini iptal etmiş ve iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı 16.01.2008 tarihinden itibaren 3 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.

14.4.2007 tarihinde Tapu kadastro Genel Müdürlüğü yayımladığı bir genelge ile
"Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliği haiz ticaret şirketlerinin Türkiye’de taşınmaz edinme ve intikal taleplerinin ise ikinci bir talimata kadar bekletilmesi," istenmiş ve tüm Türkiye'de gayrımenkullerin yabancılara satışını durdurmuştur.

Genelgenin dayanağı ise "bu konuda yasal düzenlemerin yapılıyor " olmasıdır.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda Tapu kanunu 35.maddesi incelendiğinde
"Bu tarihe kadar var olan tüm sınırlamaların ortadan kalktığı ve yabancı satışlarında ne miktar ne de sayı itibarıyla bir sınırlama sözkonusu olmadığı ancak mütekabiliyet şartının ise devam ettiği " görülecektir.

Mahkeme iptal kararını 11.4.2007 tarihinde vermesine rağmen,bugüne kadar yasama ve yürütme tek faaliyette bulunmamış ve bugüne kadar ortada yürütmenin durdurulması hususunda bir karar da mevcut olmadığından satış eski şartlarla (mütekabiliyet ) devam ede gelmiştir.

Tüm Türkiye 'de olduğu gibi mesleğimi yaptığım ilçede TKGM 'nün çakırdığı bu genelge ile büyük iflaslar yaşanabilecek ve müteahhitler ,harici sözleşmelerle yükümlendikleri "Tapu devri " şartını yerine getiremediklerinden büyük tazminatlar ödemek zorunda kalabileceklerdir.

Daha evvelki iptal kararı akabinde yeni bir yasal düzenleme yapılmasının 10 ay gibi bir süreç aldığı düşünüldüğünde,bu iflasların kaçınılmaz olduğu,alınan kredilerin geri dönüşümünün de imkansız olduğu ortaya çıkacaktır.

Sorum:İşin sadece hukuki boyutu ile ilgili olup, "Bu satışlar sebebiyle Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar,olumsuzluklar vs " gibi hukuki platform dışı sonuçları, bu forumda-soruda değerlendirilmemektedir. Yani,Türkiye'de yabancıya satış yapılmalı mı-yapılmamalı mı ?şeklinde soru-cevaplar varolan hukuki sorun dışına çıkmalara sebeb olabileceğinden,sayın üyelerden bu bölümleri değerlendirme dışı bırakmalarını rica ediyorum.

Sonuç olarak:
Varolan hukuki düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi kararı gözönüne alınarak;
TKGM'nün genelgesini hukuka uygun buluyor musunuz?
İptal edilen kanun sebebiyle, yeni bir yasal düzenlemeye kadar bir boşluk gerçekten doğmuş mudur?
Genelgenin iptali uzun süreçte gerçekleşebileceğinden;
Yaşanabilecek iflaslar sebebiyle "devletin tazmin Sorumluluğu " doğabilir mi ?

Saygılarımla