Mesajı Okuyun
Old 01-08-2007, 17:43   #5
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Bedensel zarar nedeniyle yakınların manevi tazminat hakkının bulunması fikrine ben de katılıyorum. (Hiç bir şey yazmadan alıntıyı ekleyemiyorum da)

Alıntı:
Yazan İdari Yargıda Manevi Tazminat Meselesi // K.Eren Gönen-Avukat-
B) Bedensel Zarar Nedeniyle Manevi Tazminat
Aslında, kişinin beden bütünlüğüne ilişkin hakları da “kişilik hakları” kavramı çerçevesinde değerlendirilmekle birlikte, Borçlar Kanunu’nun mezkur düzenlemesi neticesinde, sorumluluk hukuku bakımından bedensel bütünlüğe ilişkin haklar ile kişilik hakları ayrı ayrı ele alınmaktadır[35].
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde, bedensel bütünlüğü ihlal edilen kişiye manevi tazminat verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeden, öncelikle, bedensel bütünlüğü ihlal edilen kişinin manevi tazminat isteme hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bedensel zarar gören ve bunun sonucunda anatomik yapısı veya fiziksel görünüşü bozulan ya da organları fonksiyon kaybına uğrayan kişinin, bu nedenle acı ve üzüntü duyacağı şüphesizdir. Bedensel bütünlüğün ihlal edilmesi durumunda manevi tazminat, ekonomik yönden bir zarar doğup doğmadığına bakılmaksızın, bedensel zarardan kaynaklanan sırf bu acı ve üzüntü nedeniyle verilir[36].
Burada, “bedensel bütünlük” kavramının, sadece fiziki anlamda bütünlüğü değil, kişinin ruhi bütünlüğünü de kapsadığını belirtmek gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, bedensel zarar kavramına “ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiğini; burada, sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhi ve asabi bütünlüğün de korunduğunu” belirtmektedir[37].
İdari yargıda da, gerek Danıştay gerekse AYİM, “bedensel zarar” kavramının, ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalıklarını da kapsadığı görüşündedir[38].
Bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat bakımından önem taşıyan bir diğer husus da, burada, manevi tazminat talep etme hakkının doğrudan doğruya bedensel zarara uğrayan kişiye tanınmış olduğudur. Yani, aynı eylem nedeniyle “yansıma yoluyla” acı ve üzüntü duyan kişilerin manevi tazminat talep etme hakları bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bedensel zarara uğrayan kişinin çok yakınlarının da -aynı eylem nedeniyle- “yansıma yoluyla” değil ve fakat “doğrudan” ruhi ve asabi yönden bedensel bütünlüklerinin zarar görmüş olabileceklerinin de kabulü gerekir. Bu durumda, yansıma yoluyla değil, doğrudan doğruya bedensel zarara maruz kalınmış olunmaktadır ki, sırf bu nedenle söz konusu kişilerin manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu kabul edilmektedir. Yargıtay da, işlenmiş olan haksız fiilin aynı zamanda bedensel bütünlüğü zarar gören kişinin yakınlarının da doğrudan doğruya zarara uğramalarına neden olması durumunda, yakınların da manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu görüşündedir[39].
Bedensel bütünlüğü zarar gören kişinin -aynı eylem nedeniyle “doğrudan doğruya” bedensel zarara uğrayan- yakınlarının da manevi tazminat talep etme hakları Danıştay ve AYİM tarafından da teslim edilmektedir[40]. Örneğin, Danıştay 10. Dairesi’nin 19.02.1998 tarih ve E:1996/4061 K:1998/742 sayılı kararında, askeri atış sahası içinde kalan patlamamış dinamit ve mermilerin patlaması sonucu yaralanan ve el parmağında kalıcı sakatlık meydana gelen çocuğun, bu sakatlık nedeniyle bir üzüntü ve acı duydukları kabul edilen ana ve babası için de manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir[41].
AYİM de, askerlik görevini yapmaktayken bir operasyon sırasında yaralanarak kalıcı şekilde felç olan kişinin erkeklik gücünü tamamen kaybetmiş olması nedeniyle, evlilik birliğinin doğal sonucu olarak, bu zararın eşi bakımından da “doğrudan gerçekleşmiş bir zarar” olduğunu belirtmiş ve eş için de ayrıca manevi tazminata hükmetmiştir[42].
[35]ESİN, Y., a.g.e., s.450.
[36] KARAHASAN, M. R., a.g.e., s.844.

[37] KARAHASAN, M. R., a.g.e., s.851.

[38] ARMAĞAN, T., a.g.e., s.225.

[39] KARAHASAN, M. R., a.g.e., s.853-854.

[40] ÖZGÜLDÜR, S., a.g.e., s.334-335.

[41] BAL, Y. – ŞAHİN, Y. – KARABULUT, M., a.g.e., s.117-118.

[42] AYİM 2. Dairesi’nin 06.05.1998 tarih ve E:1997/255 K:1998/364 sayılı kararı, AYİM Dergisi S.13.