Mesajı Okuyun
Old 29-05-2007, 11:57   #2
Admin

 
Varsayılan

Yanında staj yaptığım çok değerli (ve artık rahmetli) üstadımın bir anısını paylaşmak istiyorum:

Bir kira tesbit davasında karşı tarafın vekilliğini yapan yaşı oldukça ileri fakat mesleğe çok geç yaşta başlamış olması nedeniyle avukatlık tecrübesi kısıtlı davalı vekili meslektaşımız davanın tüm duruşmalarında son derece agresif tavırlar sergilemektedir. Gerek sözlü beyanlarında, gerekse yazılı dilekçelerinde saygı sınırlarının çok dışına çıkmakta, davacı vekiline (üstadıma), bilirkişilere, davacı asile ve hatta zaman zaman hakime karşı oldukça "patavatsız" olarak nitelendirilebilecek ifadeler kullanmaktadır.

Tesbit edilecek kira miktarı ile ilgili dosya bilirkişiye gider ve bilirkişi raporuna karşı taraflar itirazlarını yazılı olarak bildirir. Davalı vekili bilirkişi raporundan sonra da yine "küplere binmiştir" ve bu yazılı beyanında çok sert ve saygı sınırlarının dışında ifadeler kullanır. Bu ifadelerden birinde de üstadım için "davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederken esnaflık yapmakta" cümlesini sarfeder. Bu cümle Avukat olmakla büyük onur duyan ve Avukatlık mesleğine toz kondurmayan üstadım için bardağı taşıran son cümledir. Davalı vekilini önce meslek kurallarına aykırılıktan, Baro'ya şikayet eder ve bu cümle nedeniyle Baro Disiplin Kurulu meslektaşımıza disiplin cezası verir. Bunun üzerine meslektaşımız daha da hırslanarak yazıhanemize telefon açıp, ileri geri konuşmaya devam edince, bu defa bu cümle ile görevi başında avukata hakaret ettiği gerekçesiyle üstadım vekil hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunur.

Bilindiği üzere avukatların görevleri sırasında işledikleri ve onlara karşı işlenen suçlara ilişkin davalar niteliği ve cezası ne olursa olsun Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir ve avukatın meslektaşı için sarfettiği "esnaflık yapıyor" sözü nedeniyle hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılır. Bu dava 3 sene kadar sürer ve oy çokluğu ile (1 muhalefet oyuna karşı 2 oy), sanık hakkında "bir kişinin esnaflık yaptığını söylemek hakaretamiz bir söz değildir" gerekçesiyle BERAAT kararı verilir. Üstadım bu kararı temyiz eder ve Yargıtay oy çokluğu ile "esnaflık yapmak ifadesi tek başına hakaret niteliğine olmamakla birlikte, bir avukatın esnaflık yaptığı iddiasında bulunmak avukatlık onuruna aykırı niteliktedir ve ayrıca sanığın da hakaret kastı vardır" gerekçesiyle kararı bozar.

Ağır Ceza Mahkemesi ise bozmaya uymaz ve eski kararında direnerek yine BERAAT der. Karar yine temyiz edilir ve Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gider. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Yargıtay Dairesinin görüşünü benimser ve bir avukata "esnaflık yaptığının" söylenmesinin avukatın onurunu zedeleyen bir hakaret olduğuna karar verir. Sanık avukat meslektaşına karşı "esnaflık yapıyor" beyanı ile HAKARET ETMEKTEN ceza alır.

Bu davayı ben stajyerliğim (ve daha sonra avukatlığım ilk yılları) sırasında bizzat takip etmiştim ve üstadımın vekili olarak davanın son dönemindeki duruşmalara da girmiştim.

O zamanlarda avukatlığın onuru "esnaflık yapmayı" kaldırmayacak kadar farklı bir noktadaydı. Elbette "esnaflık" son derece saygı duyulacak onurlu bir meslektir. Ancak esnaflık sonucunda ticarettir ve kar etme amacı güder. İşte o nedenledir ki en azından bir zamanlar avukatlığın ticaretle, kar etme amacı ile bağdaştırılması dahi avukatın onuruna hakaret kabul ediliyordu. Sizce bugün aynı söz için Yargıtay Ceza Genel Kurulu aynı yönde bir karar verir mi?

Bugün ise THS'de bazı Değerli Meslektaşlarımız avukatlığın neden ticaret olduğunu bize izah etmeye çalışıyorlar. Bazı hukuk fakültesi öğrencisi arkadaşlarımız son derece iyiniyetlerle hukuk fakültelerinde esnaflık dersi okutulsun, daha iyi avukat oluruz önerisi getiriyorlar. Bazı meslektaşlarımız kendilerini tacir, müvekkilleriniz ise müşteri olarak görüyorlar.

Nereden nereye değil mi?