Mesajı Okuyun
Old 07-10-2007, 00:42   #3
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

TMK.nun 713/2 ve yürürlükten kaldırılan MK.nun 639/2. maddeleri yönünden, Yargıtay uygulamalarında,gaiplik kararının kesinleştiği tarihten itibaren sonuç doğuracağına dair bir karar eklidir.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/4391
Karar: 2004/6411
Karar Tarihi: 05.10.2004

ÖZET: Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK. nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" .

(4721 s. MK/35, 713) (1086 s. HUMK/76)

M. M. mirasçıları; B. M. ve müşterekleri ile S. D. dahili davalı Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Hatay 2. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 30.01.2003 gün ve 264/46 sayılı hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi dahili davalı Hazine vekili ile davalı S. D. vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; Duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacılar vekili, dava konusu 173 parselin kayıt maliki Hanna oğlu Vehbi, Hanna oğlu Saman, Hanna kızı Olga ve Hanna kızı Natalya'nın Amerika'da iken öldüklerini, dava konusu taşınmazın 25.08.1941 tarihinde vekil edenlerinin miras bırakanına kiraya verildiğini, bir süre kira parasının kayıt malikleri adına Merkez Bankasında açılan hesaba yatırıldığını, daha sonra ödemelerin durdurulduğunu, dava konusu paylara ilişkin kayıtların intikal görmediğini, vekil edeni ile miras bırakanının dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile taşınmaza zilyet olduklarını ve bu nedenle adı geçen kişiler üzerinde payların MK. nun 639/2 (TMK. nun 713/2) maddesi uyarınca hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak bu paylara ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Yargılamanın ilerleyen aşamalarında davaya katılan kayıt maliki Hanna oğlu Saman vekili, vekil edeninin hayatta olduğunu, diğer kayıt maliklerinin tek mirasçısı bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davaya dahil edilen davalı Hazine vekili, davacıların dava konusu taşınmaza kiracı olarak zilyet bulunduklarını, daha sonra almış oldukları gaiplik kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren zilyetliklerinin malik sıfatı ile geçtiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamları uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonunda adı geçen kayıt maliklerinin uzun zamandan beri gaip oldukları haklarında alınan gaiplik kararının kesinleştiği ve gaiplik kararının kaldırılması için açılan davanın reddedildiği, kazanma koşullarının davacılar lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili ile Saman Dip vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalara göre; Dava, açıldığı tarihte yürürlükte bulunan MK.nun 639/2 ve TMK.nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK. nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir.
Dava konusu payları kapsayan 173 parsel 1.7.1927 tarihinde kadastro yoluyla 2/4 payı İlyas Dip oğlu Hanna adına tespit ve tescil edilmiş, 01.11.1947 tarihinde intikal yoluyla yukarıda isimleri geçen kayıt malikleri adına tapuya tescil etmiş ve intikal görmemiştir. Bu paylar intikal etmemekle birlikte 26.6.1996 tarihinde yapılan 173 parselin ifrazı sonucu 1873 ila 1878 parseller oluşmuş ve kayıt maliklerinin 1080/14400 paylarının bulunduğu belirlenmiştir.
Davacılar vekili, 21.06.1988 tarihinde görülmekte olan davayı hasımsız olarak, MK.nun 639/2 maddesinde yazılı ölüm sebebine dayanarak açmıştır. Mahkemece, kayıt maliklerinin uzun yıllardan beri gaip oldukları, MK.nun 639/2. maddesindeki koşulların davacılar lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Hanna oğlu S. D. vekilinin temyiz isteği önce sürenin geçmiş olması nedeniyle reddedilmiş, karar düzeltme isteği üzerine özet olarak, taraf teşkili yapılmadan uyuşmazlığın sona erdirilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozma sevk edilmiştir. Uyulan bozma ilamı uyarınca davalı Hanna oğlu S. D. in dosyaya sunduğu 29.08.1990 tarih, 498/685 esas ve karar sayılı mirasçılık belgesine göre, kayıt maliklerinden Hanna oğlu Vehbi'nin 1946, Han.a kızı Natalya'nın 1976, Hanna kızı Olga'nın 1986 da öldüğü, davacı Hanna oğlu Samaan'ın sağ olduğu, adı geçen kayıt maliklerinin tek mirasçısının Hanna oğlu Samaan olduğu belirlenmiştir. Açıklandığı üzere kayıt maliklerinden bir bölümü belirtilen tarihlerde vefat etmiş, mirasçı olarak davada avukat marifetiyle temsil edilen S. D. bırakılmıştır.
Az yukarıda da açıklandığı üzere davacılar vekili, yürürlükten kaldırılan MK.nun 639/2. maddesinde yazılı ölüm sebebine dayandığı ve dayanılan bu sebebi değiştirmediği halde, mahkemece kayıt maliklerinin gaip olduğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya arasında bulunan Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.04.1990 gün 802/206 esas ve karar sayılı gaiplik kararı ile ismi geçen kimselerin uzun yıllardan beri kendilerinden haber alınamadığı, gaip olduklarına karar verilmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir. Davacı Hanna oğlu S. D. in tarihi ve sayısı açıklanan gaiplik kararının kaldırılması için açtığı dava reddedilmiş ise de, dosya arasında bulunan mirasçılık belgesi, "Doğum ve Vaftiz Başlıklı Belge", aile nüfus kayıt örnekleri 25.09.1990 günlü tutanak ve dosya arasındaki diğer belgelere göre kayıt maliklerinin mirasçılık belgesinde isimleri geçen kişiler olduğu belirlenmiştir. HUMK.nun 76. maddesi hükmüne göre davanın esası olan olayların ileri sürülmesi taraflara aittir. Somut olayda; davacılar vekili ölüm sebebine dayanmış ve dayanılan bu sebep değiştirilmediğine göre, uyuşmazlığın ölüm sebebi göz önünde tutularak çözüme kavuşturulması gerekir. Mahkemece, ileri sürülen sebep yanlış nitelendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre kayıtların intikal gördüğü tarihten, dava tarihine kadar davacılar ve miras bırakanlarının dava konusu payları dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile davasız, aralıksız malik sıfatı zilyetliklerinde bulundurdukları belirlenmiş bulunduğuna göre 1946 yılında ölen Hanna oğlu Vehbi ve 1966 yılında ölen Hanna kızı Natalya'nın paylarına ilişkin kayıtlar hukuki değerini yitirmiş olmaktadır. Diğer kayıt maliklerinden Hanna oğlu Samaan'ın hayatta olması, Olga'nın da 1986 ölüm tarihinden, dava tarihine kadar kazanma.süresi ve koşulları geçmemiş bulunduğuna göre bunlara ait payların hukuki değerini yitirmesi söz konusu olamaz. Tüm bu açıklamalar karşısında, mahkemece, ölüm sebebi göz ardı edilerek kayıt maliklerinin uzun yıllardan beri gaip oldukları esas alınmak suretiyle tüm paylara ait kayıtların hukuki değerini yitirdiği doğru olmaz. TMK.nun 35. maddesi hükmüne göre gaiplik kararının ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğuracağı belirtilmiş ise de, Yargıtay uygulamalarında, TMK.nun 713/2 ve yürürlükten kaldırılan MK.nun 639/2. maddesinin uygulaması yönünden gaiplik kararının kesinleştiği tarihten itibaren sonuç doğuracağı kabul edilmektedir. Kayıt malikleri hakkında 02.04.1990 tarihinde alınan gaiplik kararı esas alındığında davacıların bu payları kazanmaları mümkün olmaz. Tüm bu açıklamalar karşısında Hanna oğlu Vehbi ve Hanna kızı Natalya'ya ait payların iptal ve tesciline karar verilmiş olması doğru olmasına karşın sağ olduğu belirlenen ve davada taraf durumunu alan Hanna oğlu Samaan ile 1986 yılında ölen Hanna kızı Olga'nın paylarına ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Sonuç: Yukarıdan beri izah edilen sebep ve gerekçelere göre dava tarihinden sonra ifraz sonucu oluşan tapu kayıtları da göz önünde tutulmak suretiyle Hanna oğlu Vehbi ve Hanna kızı Natalya'nın paylarının iptal ve tesciline ilişkin hüküm bölümlerine yöneltilen temyiz itirazlarının reddi ile bu paylara ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA, Hanna oğlu Samaan ve Hanna kızı Olga'nın paylarına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile adı geçen kişilerin paylarına ait hükmün BOZULMASINA, 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve 7.900.000 lira peşin harcın istek halinde davalı S. D. e iadesine 05.10.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları