Mesajı Okuyun
Old 23-06-2014, 01:37   #5
metinnarin

 
Varsayılan

Sayın Gündüz;

Konu başlığını yeni gördüm;
Özetle şu bilgileri verebilirim;

1-)Açtığınız tazminat davası için bireysel başvuru yapacaksanız ve davanız halen görülmekte ise,' yargılamada makul süreye uyulmadığı'' gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurabilirsiniz. Mahkeme makul süre nedeniyle önüne gelen başvuruları; davanın karmaşıklığı, tarafların yargılama sırasındaki tutumları, yargılamanın uzamasına neden olan yasal ve yapısal sorunlar ile, başvuru konusunun başvurucu açısından değeri ve önemi gibi kriterlere tabi tutmaktadır. Bu kriterler konusunda sayfalarca açıklama getirilebilinir ancak burada bırakıyorum.

2-Eğer davanız bitmiş ve yargıtay aşamasını da geçmiş ise makul süre yanında diğer adil yargılanma hakkına ilişkin sözleşme kapsamında ( AİHS ) tanınmış haklarla ilgili olarak da başvurunuzu gerekçelendirebilirsiniz. Örneğin tarafsız veya hakkaniyete uygun yargılama yapılmaması, gerekçeli karar hakkının çiğnenmiş olması, iddia ve delillerinin etkin biçimde ortaya konulmasına engel olunması, davanın diğer yanına tanınmış hak ve olanakların yeterince size tanınmamış olması gibi.

her durumda anayasa mahkemesi temyiz mercii değildir. Adil yargılanma hakkı kapsamında yaptığı değerlendirmede mahkemenin karar verirken delilleri nasıl değerlendirdiği veya makul bir sonuca ulaşıp ulaşmadığı konusu değerlendirmenin kapsamı dışındadır.

Anayasa Mahkemesinin gerek 1. gerek ise 2. bölümünün verdiği kararlarda yerel mahkemenin kararının ''açıkça keyfi olması'' veya ''takdir hakkını kullanmada bariz hataya düşmesi '' durumunda ve ortaya çıkan bu olgunun ''kendiliğinden '' anayasal bir hakkın ihlaline yol açması söz konusu olduğunda içerik değerlendirmesi yapabilecektir. Takdir ederseniz ki bu da oldukça sıkı ve gerçekleşmesi hayli zor durumlarda istisnai olarak mümkün olabilecektir.

Mahkemeye göre hukuk hakimi delilleri toplar, değerlendirir ve karara varır. Kural olarak ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz.Bu nedenle bir kaç bireysel başvuru kararında vurgulandığı gibi; hukuk hakiminin ceza davasını bekletici mesele yapmış olması yargılamanın gereksiz yere uzamasına neden olan yapısal bir sorun ve kusur durumundadır.Kısacası anaysa mahkemesi bekletici sorun yapmayı kural olarak hakimin kusuru olarak değerlendirmiş ve ihlal kararları vermiştir.

sizin belirttiğiniz gibi ceza davasının anayasa mahkemesine bireysel başvurunun başladığı 23 eylül 2012 tarihinden önce sona erip ermemesinin yapacağınız bireysel başvuruya etkisinin bulunmadığını ve sunduğunuz önermenin bu anlamda başvurunuza olumlu yada olumsuz bir yanı olmayacağını belirtmek isterim.

son olarak anaysa mahkemesi önüne gelen adil yargılanma hakkına ilişkin gerek hukuk gerek ise ceza davalarında kesin hükmün 23 eylül 2012 tarihinden sonra verilmiş olması koşuluyla ihlal yönünden değerlendirmeyi uyuşmazlığın ilk çıktığı andan ( davanın ilk açıldığı andan) itibaren ele almaktadır.

Yararı olması dileğiyle...