Mesajı Okuyun
Old 18-04-2007, 15:13   #9
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Heyecanın iki ayrı kullanılış biçimi var ( mesajlarda da bunu görüyoruz.)

İlki olumsuz bir anlam taşıyor, elin ayağın biribirine karışması, sözcüklere hakim olamama, titreme, tekleme anlamında kullanılan heyecan. İkinci kullanım biçimi daha olumlu bir yüklemeye sahip, daha sevinçle karışık bir duygu.

Ben duruşmalarda her iki duyguyu da belirgin biçimde hissetmedim, doğrusu. Birinci türdeki heyecanın genellikle ( istinsnalar elbette vardır.) dosyasına ve konusuna hakim olamayan avukatlarda ( ve hatta hakimlerde ) olduğunu gözlemişimdir. İkinci türdeki olumlu heyecanın ise duruşma bağlamında nasıl yaşandığını tam anlayamadım. Duruşmaya girerken içimi pek de sevinç kıpırtıları kaplamaz. Mesleğimin bir gereği olarak mahkeme salonunda bulunurum, işimi soğukkanlılıkla yapıp sinirlenmeden bitirmeye çalışırım, genelde.

Bu duygular biraz da kişilik özellikleri ile besleniyor, mesela bazı insanlar vardır, telaşe memuru gibidirler, her işleri bir heyecan ve hatta bir panik içinde yaparlar. Bazısı, yaşam sevinciyle o kadar doludur ki, mahkeme salonunda bile mutludur. Bazısı da başlığı açan arkadaşımızın belirttiği gibi, çok iyi hazırlandığına inansa da eli ayağı dolanan bir yapıdadır ki, bunun insanlar ve özellikle otorite karşısında konuşma ile ilgili bir soruna işaret ettiği bile düşünülebilir.

Bence bu tip bir heyecan ( mahkeme salonunda yaşanan olumsuz türden bahsediyorum ) , zaman içinde yerini kendiliğinden sükunete bırakacaktır. Duruşmalara katıla katıla edinilecek pratik bu anlamda önemli, zannederim. Bir de dosyayı bilmek gerek

Saygılar.