Mesajı Okuyun
Old 06-04-2006, 11:26   #13
Jackal14

 
Varsayılan

Hüseyin Bey
Sizin görüşünüze ben de katılıyorum. Nitekim usul hukukumuzda "Islah" yargılama sırasında tüm işlemleri yenileyen,ve dava dilekçesinin baştan itibaren düzeltilmesini sağlayan bir taraf işlemidir. Bu nedenle hüküm ve sonuçlarını davanın açıldığı tarihten itibaren doğurur. Yargıtay başta böyle düşünüp faiz uygulamasını ilk dava tarihinden itibaren başlatıyordu. Hatta bu uygulamaya ilişkin kararı da ekte sunuyorum. Ancak daha sonra görüş değiştirilerek yukarıda anlattığım uygulamaya geçildi.
saygılarla


ISLAH KONBUSUNDA ESKİ UYGULAMAYA İLİŞKİN YARGITAY KARARI

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4378
K. 2002/3518
T. 11.3.2002

KIDEM TAZMİNATI ( Dava Devam Ederken Davacının Islah Talebinde Bulunması )
• İŞÇİLİK HAKLARI ( Dava Devam Ederken Davacının Islah Talebinde Bulunması )
• ISLAH ( Dava Dilekçesinin Baştan İtibaren Düzeltilmesine Yönelik Bir Taraf Usuli İşlemi Olması )
• FAİZ ( Islah Sonucu Artırılan Miktarlar İçin Dava Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesi )
1475/m.14


ÖZET : Islah, dava dilekçesinin baştan itibaren düzeltilmesine yönelik bir taraf usul işlemidir. Bu niteliği itibarıyla ilk davanın devamı olup, yeni bir dava değildir. Böyle olunca sonuçlarını ilk dava tarihinde meydana getireceğinden ıslah sonucu arttırılan miktarlar için ıslah tarihinden değil, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Mahkemece bakiye miktarlar için ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma parası, ödenmeyen maaş alacağı, vergi iadesi ile nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı kısmi dava açarak kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istedikten sonra, yargılama devam ederken dava konusunu ıslah ederek, belirlenen tüm alacaklarına karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece belirlenen tüm alacaklar hüküm altına alınmış ise de, kıdem tazminatı dışındaki işçilik alacaklarına ilk talep edilen kısmi miktarlara dava tarihinden bakiyelere ise ıslah tarihinden yasal faiz uygulamasına karar verilmiş ve davacı lehine 4.12.2001 tarihinden önce yürürlükteki avukatlık ücret tarifesine göre vekalet ücreti takdir etmiştir.

Verilen karar aşağıdaki gerekçelerle hatalı bulunmuştur.

1. Islah, dava dilekçesinin baştan itibaren düzeltilmesine yönelik bir taraf usul işlemidir. Bu niteliği itibarıyla ilk davanın devamı olup, yeni bir dava değildir. Böyle olunca sonuçlarını ilk dava tarihinde meydana getireceğinden ıslah sonucu arttırılan miktarlar için ıslah tarihinden değil, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Mahkemece bakiye miktarlar için ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.

2. Diğer taraftan 4.12.2001 tarihinde yürürlüğe giren yeni avukatlık asgari ücret tarifesi'nin 21. maddesi ile "Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hükmün verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır." kuralı getirilmiştir. Bu kurala göre karar tarihinde dava konusu kabul edilen miktarlar yönünde yeni tarifeye göre belirlenecek vekalet ücretinin karar altına alınması gerekir. Mahkemece önceki tarifeye göre vekalet ücretinin kabulü ayrı bir bozma nedeni yapılmıştır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.3.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

HUMK.nun 87/son cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden önce fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan kısmi davada davalı önceden temerrüte düşürülmemişse, dava açılmakla oluşan temerrüdün ilk kısmi davaya konu alacaklarla ilgili olduğu, bilahare açılan ek davada istenen bakiye alacaklarla ilgili olarak ek dava tarihi itibariyle borçlunun temerrüte düşürüldüğü, bunun sonucu olarak ek davaya konu alacaklara ek dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, gerek dairemiz, gerek Hukuk Genel Kurulunca istikrarlı şekilde kabul edilmektedir.

Anılan Anayasa Mahkemesi kararından sonra, ilk davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuşsa, ek dava açılmasına gerek kalmadan, açılan ilk davanın yargılaması sırasında ek davaya konu olabilecek bakiye alacaklar ıslah yoluyla istenebilmektedir.

Dava konumuzda böyle bir ıslah söz konusudur. Burada ıslah yoluyla istenen bakiye alacaklarla ilgili olarak faiz başlangıcı ilk dava tarihimi, yoksa ıslah tarihimi olacaktır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, harç alınması, zaman aşımı ve temerrüte düşürülme gibi usul ve yasa hükümlerini değiştirmiş değildir. Bu nedenle ilk kısmi davada istenen miktarla ilgili olarak önceki gibi faiz başlangıcının ilk dava tarihi, ıslah sureti ile istenen bakiye alacaklara ise, ıslah talebi ile ilgili harcın yatırılma, başka bir anlatımla ıslahın gerçekleştiği tarihin faiz başlangıcı olarak kabulü gerekir.

Bu sebeplerle daire çoğunluğunun ıslaha konu bakiye alacaklara ilk kısmi dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği yolundaki bozma kararına katılamıyorum.

Kararın bu yönden de Onanması görüşündeyim.