Mesajı Okuyun
Old 04-01-2007, 09:49   #19
hukuksever

 
Varsayılan "Bir Hukuksever Kendi Yalnızlığının Esiri Olmamalı; Tüm Yalnızlıklara Açık Olmalı!.."

Yalnızlığa Esir Olmamak İçin Başka İnsanların Yalnızlıklarını Keşfedebilmeli


Bir başına aşılan zorlu yolların deneyimiyle; artık bilinci yerinde olan bir insandı. Hangi düşünce ile nereye ve nasıl ulaşabileceğini sezinleyebiliyordu. Sahip olduğu kazanımlarının sebebi; kendi ile kurduğu iç iletişimi idi. Yalnızlıklarında; herhangi bir düşüncenin kazanım ve kayıplarının muhasebesini yapmayı çok seviyordu. Anlamsız yere, kendini savunmanın ve kendini haklı göstermenin zerrece bir önemi yoktu. Bu düşünce ile; artık kendisini savunma gereği bile duymuyordu; çünkü, var olan aklını, kendi varlığının önemini arz eden savunma mekanizması ile yüceleştirmek ve haklılık derecesinde, dikkate alınması gereken bir unsur olarak görünmek istemiyordu…

Bir başına bulduğu çözümleri kendine saklayamayacağını ve bulduğu çözüm yolları ile; insanlığa faydalı olabilmeyi istiyordu. Kimsecikleri aşırı etki altında bırakmadan, insanları köleleştirmeden; kendi adına paylaşımlarını gerçekleştirmek istiyordu. Çevresinde yer alan insanları, kendisine bağımlı kılmayı, yapılabilecek en büyük kötülük olarak nitelendiriyordu. Sevgiyi öğretirken; düşünce, davranış biçimi ve söz sarfiyatıyla, kendi ayakları üzerinde durabilen yeni bir insanın eğitimde etkin bir rol alabilmeyi düşünüyordu; çünkü insanlık; tanımadığın ve dost olmayı umduğun herhangi bir insanın varlığına gösterilecek olan saygı ve emek sayesinde ilk adımı atabileceğine inanıyordu. Beklenti içerisinde kalmadan ve çıkar peşinde koşmadan; insan varlığına çalışmak kutsal bir görevi yerine getirmekti onun için. İnsanlığın faydasına çalışabilecek ikinci bir insanın varlığı ile, düşündüklerinin daha kolay gerçekleşebileceğini sanıyordu; çünkü, karşılıklı iletişim sayesinde, karşılıklı etkileşim sayesinde, bir takım güzelliklere daha kolay olabileceğine inanç besliyordu. Yaşadığı yalnızlıklarda; kendi kusurlarını fark edemediği için üzülüyordu. Oysa, bir beraberlikte; düşünce tarzı, davranış biçimi ve söz sarfiyatı aşamasında, sakıncalı olan unsurları fark ederek, kusurlarımızı dile getirebilecek bir dostumuzun, bir arkadaşımızın olması ne büyük bir hazinedir. Eleştirilmek ve uyarılmak; insanın gerçekten ihtiyaç duyduğu gerekli bir zorunluluktu. Her türlü şartta; yaşanan yalnızlıkta, kendi kusurlarını yine kendi görmek zorunda olandı. Bu yüzden; bir düşünce tarzında, bir davranış biçiminde, bir söz sarfiyatında; kendi kazanım ve kayıplarının muhasebesi adına düşünmeyi yerinde bir karar olarak görmekteydi. Yalnızlığını; şikayetçilikle yıpratmamalıydı; yalnızlığını iyi bir şekilde değerlendirmesi gerektiğine inanıyordu. Bir düşünce tarzı sonrası, bir davranış biçimi sonrası, bir söz sarfiyatı sonrası; yaşadıklarını bir kez daha hayali olarak yaşamak ve en güzel düşünce tarzı için, en güzel davranış biçimi için, en güzel söz sarfiyatı için; arayış içinde olmak en güzel, en iyi ve en doğru olanıdır, diyordu içinden.

Kocaman bir yalnızlıkta; yenilikler adına düşünmek ve yenilikler adına kendini yargılamak ne kadar da güzeldi; çünkü, bir çok hassas konuların ince ayrıntıları, samimiyet içerisinde gerçekleştirilen, kendini yargılama ile mümkündü. Kendi yalnızlığını yüceltmek yerine; başkalarının yaşadığı yalnızlıklardan sonuç çıkarak, bir başkasının güzelliğini dile getirmek daha hoş ve güzel olan, asıl alması gereken değil miydi ki?. Yalnızlığın üzerine fazla gitmemeli ve bir düşünce tarzında, bir davranış biçiminde ve bir söz sarfiyatında, başkalarının güzelliğini görebilmeyi ummak; en isabetli karardı!...
(hukuksever - 04 Ocak 2007 Perşembe 08:49:02)