Mesajı Okuyun
Old 21-05-2008, 16:13   #5
sultanisik

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas: 2005/144
Karar: 2006/5115
Karar Tarihi: 05.06.2006
ÖZET: Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. O halde hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez. Olaysal olarak değerlendirme, hileli hareketin ne olduğu, mağdur üzerindeki etkisi, kandırabilecek bir hareket olup olmadığı, mağdurun iyi niyeti ve güven duygularının suiistimal edilip edilmediği araştırılmalıdır.
(5237 S. K. m. 157, 158) (765 S. K. m. 503, 504)
Nitelikli Doland
ırıcılık suçundan sanık Sadika'nın yapılan yargılaması sonunda: Mahkumiyetine dair Mardin İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 04.10.2005 gün ve 2005/444 Esas, 2005/135 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığının onama isteyen 26.12.2005 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü;
1- Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; fiilin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olma, "sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. O halde hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez. Olaysal olarak değerlendirme, hileli hareketin ne olduğu, mağdur üzerindeki etkisi, kandırabilecek bir hareket olup olmadığı, mağdurun iyi niyeti ve güven duygularının suiistimal edilip edilmediği araştırılmalıdır.
1990 doğumlu oğlu Hakkı'nın elinin yaralanması sonucu komşusunun 2000 doğumlu oğlu Rıdvan'a ait <Yeşil Kart'ını alarak Nusaybin Devlet Hastanesinde ortopedi uzmanına muayene ettirmek isterken doktorun doğum tarihini fark etmesi sonucu yakalanması şeklinde gelişen olayda; sanığın hastane yetkililerini aldatabilecek nitelikte hile oluşturacak biçimde bir davranışının bulunmadığı gibi, muayene için gelen kişilerin ibraz ettiği belgedeki kişi olup olmadığını denetleme görevi bulunan görevli doktorun muayene edilen çocuğun kart sahibi olmadığına ilk bakışta anlaması nedeniyle dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre;
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa hükümleri ayrı ayrı olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırması suretiyle lehe olan hükmün 5252 sayılı Yasanın 9/3 maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek denetime olanak vermeyecek şekilde soyut ifadeyle 765 sayılı Yasanın lehe olduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sonuç: Yasaya aykırı sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)