Mesajı Okuyun
Old 29-02-2012, 07:24   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ottomann
Avukat tutma zorunluluğu olmadığına göre, kanunu bilmemek mazeret olmadığına göre, kendisini vekille temsil eden tarafın, aldığı bu (lüks) hizmetin bedelinin kendisinin ödemesi doğaldır.

Onda kuşku yok. Hizmet alan bedelini ödemelidir.

Sorun davada haklı çıkan tarafın durduk yere dava açmak zorunda bırakılıp, masrafa sokulmasıdır.

Bilindiği gibi mahkemelerin haksız çıkan tarafı mahkum ettiği vekalet ücreti (aksine bir anlaşma yoksa) avukata aittir. Mahkeme taraf lehine hükmetmekte ancak avukat, müvekkilinden bunu talep edebilmektedir. Bu tutar da HMK'da mevcut hükümler olmasına rağmen sürekli şekilde mahkemelerce asgari ücret tarifesi esas alınarak tayin edilmektedir.

Bir de avukat - vekil eden arasındaki vekalet ücreti vardır ki bu da avukata aittir.

Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım: Vatandaş durup dururken haksızlığa maruz bırakıldığı için dava açmak zorunda kalıyor ve davayı kazanıyor diyelim. Bu durumda borçlu her kusurundan sorumludur diyen BK.98 hükmü ortada iken ve HMK.'da hakim reel vekalet ücretine de hükmedebilir denilmesine rağmen, dava açan uygulamada avukatlık ücretini hiçbir şekilde geri alamıyor. Bu adil olmadığı gibi temel hükümlere de uygun değil!

Çözüm önerim:

1) Mahkemenin hükmettiği vekalet ücreti kesinlikle vekil edenin olmalı, avukat bu ücreti isteyememelidir.

2) Mahkemeler her davada asgari ücret tarifesine göre değil vekil eden vekil arasındaki sözleşmeyi esas alarak (ancak bu tutar dava değerinin %20'sinden çok olmamak üzere) hakkaniyete göre ücret takdir edip, haksız çıkanı mahkum etmelidir.

Ancak bu durumda haklı çıkan cebinden para ödememiş olur.