Mesajı Okuyun
Old 04-08-2010, 11:55   #59
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
1926 yılının koşullarında ve yerleşik anlayışında Tüketici Haklarının günümüzdeki konumunda olmadığı açıktır.
Tüketici kanununda yer alan düzenleme BK 7/3'e paralel değil 7/2'ye tüketiciler bakımından satım ve hizmet sağlama sözleşmeleri kapsamında istisna getiren bir düzenlemedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun özel kanun olduğu düşünüldüğünde tüketiciler yönünden bu istisnanın kayıtsız şartsız uygulanması yasa gereğidir.

Öte yandan yaklaşık 20 - 25 yıldır zina suç olmaktan çıkmış durumdadır. Otelde konaklamak üzere gelen kişilerden kimlik dışında evlilik cüzdanı ve benzeri bir belge istenilmesine ilişkin bir düzenleme de mevzuatta mevcut değildir. Varsa bile Anayasaya aykırılığı tartışmasız iptale muhtaç bir düzenleme olduğu açıktır. Çoğunlukla hukukun toplumsal gelişmelerin gerisinde kalması olağan olduğu halde mevcut yasal düzenlemelerin toplumsal anlayışın çok ilerisinde olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Buna rağmen insanların hak arama noktasındaki kayıtsızlığı ortaçağ kafasının halen hüküm sürmesine sebep olmaktadır. Yukarıda örneği verilen şahısların bir otel odasında kalmalarının engellenmesinin "ahlak bekçiliği" değil ise hangi saikle yapıldığının izahı mümkün müdür? iki veya daha fazla insan ve bir yatak üçlemesinin her bir araya gelişinde bir cinsel ilişkinin gerçekleşeceği ihtimalinin akla gelmesi hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. Kaldı ki gürültü vs. suretle kimseyi rahatsız etmeden otel odasının dört duvarı içinde yaşananlar o kişilerin özel hayatı olup, bu da Anayasal düzeyde koruma altına alınmıştır. Bu nedenlerle yaşınalan olayın düpedüz ahlak bekçiliği olduğu tartışmasız olup, anayasal düzeyde sahip olunan hakların kullanımında dahi turist ve yerli ayrımı yapılmak suretiyle ayrımcılık yapılması hukuka aykırılığı bir yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ağır bir hakarettir.

Sayın Doğanel,

Aşağıda hem Tüketiciyi Koruma Kanununun 5. maddesini hem de Borçlar Kanununun 7. maddesini ekliyorum.

Bu iki maddede de "Emtia teşhirinin -kural olarak" icap olacağına vurgu vardır. Borçlar kanununda teşhir edilen üründe fiyat etiketi olması halinde kural olarak icap sayılacağı kabul edilmişken, Tüketiciyi koruma kanununda bu durum "Numunedir" veya "Satılık değildir" ibaresi konulmadığı müddetce kural olarak icap sayılacağı ve satıştan kaçınılamayacağına değinilmiştir.

O halde, BK'ya göre fiyat etiketi konulmadan ürün teşhiri icap değilken, TÜK.K.K.na göre ise "Numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi eklenerek teşhirin, icap olmayacağı ortadadır.

Tüketiciyi koruma kanunu, satıcıyı teşhir ettiği ürünü satmaya mecbur bırakmamaktadır. Sadece tüketiciyi yanıltmamak ve keyfiliği önlemek için, teşhir edilen ürünün satılık olmadığını belirtmesini istiyor.

Otel konusunun ise, bu çerçevede ele alınamayacağını düşünüyorum. Çünkü otellerde teşhir edilen bir mal veya hizmet söz konusu değildir. Salt tabela asılması veyahut otelin faaliyette olmasının "teşhir" ve dolayısıyla "icap" sayılamayacağı kuşkusuzdur.


Diğer yandan Otele gelen her müşterinin (erkek-kadın, erkek-erkek, kadın-kadın...) mutlaka "cinsel" faaliyetlerde bulunacağı yönündeki algının da son derece sağlıksız bir düşünce ürünü olacağı ve üzerinde tartışmanın bile çok doğru olmayacağı çok açıktır.

Alıntı:
Yazan Tüketiciyi Koruma Kanunu
SATIŞTAN KAÇINMA
MADDE 5.- (Değişik: 4822 - 6.3.2003 / m.6 - Yürürlük m.38) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi halinde satıcı bu malların satışından kaçınamaz.

Alıntı:
Yazan Borçlar Kanunu
4 - İLTİZAMSIZ İCAP VE ALENİ İCAP :

Madde 7 - İcabı dermeyan eden kimse bu baptaki hakları mahfuz olduğunu sarahaten beyan eder yahut akdi iltizam etmemek niyetinde olduğu gerek halin muktezasından gerek işin hususi mahiyetinden istidlal olunursa, icap lüzum ifade etmez.

Tarife ve cari fiyat irsali icap teşkil etmez.

Semenini göstererek emtia teşhiri, kaideten icap addolunur.