Mesajı Okuyun
Old 04-08-2010, 11:35   #57
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

1926 yılının koşullarında ve yerleşik anlayışında Tüketici Haklarının günümüzdeki konumunda olmadığı açıktır.
Tüketici kanununda yer alan düzenleme BK 7/3'e paralel değil 7/2'ye tüketiciler bakımından satım ve hizmet sağlama sözleşmeleri kapsamında istisna getiren bir düzenlemedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun özel kanun olduğu düşünüldüğünde tüketiciler yönünden bu istisnanın kayıtsız şartsız uygulanması yasa gereğidir.

Öte yandan yaklaşık 10-15 yıldır zina suç olmaktan çıkmış durumdadır. Otelde konaklamak üzere gelen kişilerden kimlik dışında evlilik cüzdanı ve benzeri bir belge istenilmesine ilişkin bir düzenleme de mevzuatta mevcut değildir. Varsa bile Anayasaya aykırılığı tartışmasız iptale muhtaç bir düzenleme olduğu açıktır. Çoğunlukla hukukun toplumsal gelişmelerin gerisinde kalması olağan olduğu halde mevcut yasal düzenlemelerin toplumsal anlayışın çok ilerisinde olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Buna rağmen insanların hak arama noktasındaki kayıtsızlığı ortaçağ kafasının halen hüküm sürmesine sebep olmaktadır. Yukarıda örneği verilen şahısların bir otel odasında kalmalarının engellenmesinin "ahlak bekçiliği" değil ise hangi saikle yapıldığının izahı mümkün müdür? iki veya daha fazla insan ve bir yatak üçlemesinin her bir araya gelişinde bir cinsel ilişkinin gerçekleşeceği ihtimalinin akla gelmesi hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. Kaldı ki gürültü vs. suretle kimseyi rahatsız etmeden otel odasının dört duvarı içinde yaşananlar o kişilerin özel hayatı olup, bu da Anayasal düzeyde koruma altına alınmıştır. Bu nedenlerle yaşanılan olayın düpedüz ahlak bekçiliği olduğu tartışmasız olup, anayasal düzeyde sahip olunan hakların kullanımında dahi turist ve yerli ayrımı yapılmak suretiyle ayrımcılık yapılması hukuka aykırılığı bir yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ağır bir hakarettir.