Mesajı Okuyun
Old 07-10-2007, 22:48   #2
Ahmet Turan

 
Varsayılan

TÜRK BORÇLAR KANUNU tasarısının 75. maddesi yepyeni ve çarpıcı bir madde. Büyük bir boşluğu doldururken uygulamada tahmin edilmesi çok zor sakıncaları da beraberinde getirmektedir.



Geçici ödemeler

Madde 75- Zarar gören, iddiasının hak-lılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.

Gerekçe:
818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, “III. Geçici ödemeler” kenar başlıklı yeni bir maddedir.

Tasarının iki fıkradan oluşan 75 inci maddesinde, geçici ödemeler düzenlenmektedir. Bu yeni düzenlemeyle, meselâ, hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda bulunmakla birlikte, somut olayda uğradığı zararın giderilmesi için âcilen parasal bir desteğe ihtiyaç duyan ve tazminat yükümlüsünün, uğradığı zarardan sorumluluğunu hâkime sunduğu inandırıcı kanıtlarla ortaya koyan zarar görenlerin korunması amaçlanmıştır.


Maddenin birinci fıkrasında,zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunması ve ekonomik durumunun da gerektirmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, hâkime, istem üzerine tazminat yükümlüsünün zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verme yetkisi tanınmıştır. Ancak, fıkrada yapılan düzenlemeyle, geçici ödeme kararıyla kesin hüküm sonucunun, eda amaçlı bir ihtiyati tedbir aracılığıyla elde edilmesi amaçlanmamaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca zarar görene yapılan geçici ödemelerin nihaî kararda hükmedilmiş olan tazminata mahsup edileceği; zarar görenin açtığı davanın reddine karar verilmesi durumunda ise hâkim tarafından, aynı davada, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine hükmedileceği öngörülmektedir."

Görüldüğü gibi madde yeni bir kurum getirmştir. Esasında, EDA AMAÇLI ihtiyati tedbir hukukumuza yabancı değildir. Özellikle fikri ve sınai mülkiyet hukukunda sıkça uygulanmakla birlikte borçlar hukuku alanında oldukça yenidir. Doğrusu, bu yeni kurum bir tedbirin özelliklerini tam olarak taşımamaktadır. Lakin uygulamada bilindiği gibi davaların uzun sürmesi nedeniyle insanlar haklarını geç elde etmektedir. Örneğin bir trafik kazasında bir çok yeri kırılıp aylarca çalışamayan ekonomik durumu zorda kalmış bir kişiyi düşünün. Bu kişinin hastane masraflarını bile karşılama imkanı bazan bulunmayabiliyor. İşte bu gibi durumlara özgü bir düzenleme olarak algılanıp uygulanırsa sakınca olmayabilir ama ya genişletilirse? Çok öngöremiyorum ucunu..


Saygılarımla.