Konu: Yorumsuz
Mesajı Okuyun
Old 31-03-2005, 10:52   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Bir önceki (Salı) Yazısı

Gülay Göktürk
ggokturk@tercumangazete.com


HUKUK EĞİTİMİNİN ÇÖKÜŞÜ / 29.03.2005







Adalet Bakanlığı Adli Yargı ve İdari Yargı Hâkim Adaylığı için sınav yapmış. 400 hâkim kadrosu için açılan sınava 3500 aday girmiş.

Barajı geçen sadece 320 kişi. Yani sınava girenlerin yüzde 10'u ancak aşabilmiş yeterlilik çıtasını, yüzde 90'ı altında kalmış. Üstelik bu daha ilk eleme. İkinci eleme olan sözlü sınavdan sonra bakalım kaç kişi kalacak elde.

Biz basın olarak "diplomalı işsizler" deyimini pek severiz de, madalyonun öbür tarafını kurcalamayız pek. Acaba bu diplomalı işsizlerin kaçta kaçı "diplomalı cahil"dir?

Bu sınav hukuk alanında bu sorunun cevabını veriyor. Hem de kafamıza vururcasına: Bakanlık 400 diplomalı işsize iş vermek için sınav açıyor ama başvuranların yüzde 90'ı "diplomalı cahil" çıkıyor. Bu yaygın cehalet yüzünden Bakanlık 3500 başvuru arasından 400 kişilik kadrosunu bile dolduramıyor.

Haberi dünkü Vatan'dan aldım. Haberin yanında bir kutu içinde çeşitli hukuk fakültelerinin başarı oranlarını gösteren bir tablo vardı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi yüzde 23'lük başarısı ile "en başarılı fakülte" olmuş. Onu yüzde 18'le Gazi Üniversitesi, yüzde 17 ile Kocaeli Üniversitesi, yüzde 13'le İstanbul Üniversitesi ve 9 Eylül izliyor.

Düşünün, en başarılı fakültelerin oranları böyle.

Bir de geri kalanları hesap edin... Anlı şanlı nice vakıf üniversitesi 0 çekmiş. Bir sayı daha verip "durum tesbiti" kısmını kapatayım: Vakıf üniversitelerinin hukuk fakültelerinden adli yargı sınavına giren toplam 160 adaydan sadece 6'sı barajı geçebilmiş.

Şimdi bu tablo üzerine alarma geçen Bakanlık, YÖK'le, yüksek yargı organlarının ve baronun temsilcileriyle kafa kafaya verip "ne yapabiliriz de bu içler acısı durumu değiştirebiliriz" diye konuşmaya karar vermiş.

X x x

Aslında bu tablo hiç de sürpriz değil.

Hukuk eğitiminden çöküş sinyalleri gelmeye başlayalı yıllar oluyor.

Ben 90'lı yıllarda Antalya'da yapılan ve konusu tam da şimdi tartışılan konu olan bir toplantıyı hatırlıyorum mesela... O toplantıdan çıkan görüşlerden biri neydi biliyor musunuz?

İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki bütün hukuk fakültelerinin kapatılması... Üstelik, o tarihte bakan olan Oltan Sungurlu da katılmıştı bu görüşe. Basına verdiği demeçte "doğrudur" demişti.

O toplantının katılımcılarından biri olan Turgut Kazan, o zamanki tabloyu şöyle anlatıyor: "Düşünün, adamcağızın biri bir arsa bağışlamış, benim adıma bir hukuk fakültesi açın demiş... Hemen bir kanun hükmünde kararname... Pat diye bir hukuk fakültesi kurulmuş. Ama bakıyorsunuz, bir dekanı, bir sekreteri ve bir arsasından başka hiçbir şeyi yok!"

İşte bugünkü "felaket" böyle böyle hazırlandı. Yetersizleri kapatmak bir yana, kimbilir kaç tane daha hukuk fakültesi açıldı o tarihten beri...

Taşra avukatlarının ders verdiği, birkaç tane "uçan profesör" ile idare edilen hukuk fakülteleri ile varılabilecek yer başka ne olabilirdi ki?

Son bir örnekle konuyu bugünlük kapatayım

Türk Ceza Kanunu değişikliği için çalışmalar yapılırken, bütün hukuk fakültelerinden görüşlerini bildirmeleri isteniyor. Görüş istenen fakültelerden birinin Komisyon'a verdiği cevap şöyle:

"Bizim Fakültemizde Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanlığı bulunmadığından bu konuda görüş bildirmemiz mümkün değildir"

Şimdi söyleyin, ceza anabilim dalı bulunmayan bir fakülteyi 4 yıllık yapsanız ne olur, 6 yıllık yapsanız ne olur?

X x x

Şimde meselenin bir başka yönüne geçelim:

Devlet, hakim kadrolarına "cahil" hukukçu sızmasını önlemek için sınavlar yapıyor. Böylece adaletin tecellisinde vahim hataların önüne geçmeye çalışıyor; kendi savcılık ve yargıçlık makamlarının prestijini koruyor...

Peki, vatandaşlar olarak bizim güvencemiz ne?

Biz, avuç dolusu para verip tuttuğumuz avukatların bu "diplomalı cahiller"den biri olup olmadığını nereden bileceğiz?

Evet, lafı yeni Avukatlık Yasası ile getirilen ama sonra stajyer avukatların protesto yürüyüşleri yüzünden ertelenen Avukatlık Sınavı'na getirmeye çalışıyorum.

Devamı perşembeye...