Mesajı Okuyun
Old 06-06-2007, 23:26   #39
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Bu yazıdaki cümleleri bizim alıntı numaralamamıza göre ayrıntılı incelersek:


Burada bakanlık yazısı, kendi içinde belirtildiği gibi yalnızca bir görüş niteliğindedir. Bu görüş bir yasa veya yönetmelik olmayıp, bir bakış açısı olarak görülmesi niteliğindedir.


Burada bakanlık görevlisi kendi örgütünü övmektedir. Kişinin kendini veya görevlinin görev yaptığı birimini övmesinin inceliği bir yana, bu övgünün haklı olması beklenir.
Oysa bakanlık uygulamalarında hukuku çiğneyen, idare-yönetim olma niteliğinin ve buna bağlı olan sorumluluktan kaçma anlayışının doğal sonucu olan bir çok işlem bulunmaktadır.
Örneğin, dava dosyalarını inceletmeyen, dosya sayısını soran avukatlara dosya sayısını söylemeyen, duruşmada iddia makamı ile gizli fısıltılı konuşmalar yapıp daha sonra böyle bir konuşma yapmadığı yönünde inkar ederek bu inkarı savcının sözleriyle çürütülen, bu hususları duruşmada tutanağa yazdırmayan, tanık oldukları bu olaylar bakımından duruşma tutanağına şerh yazmadan imzalayan ağır ceza mahkemesi başkan ve üyeleri yargıçlar hakkında BAKANLIK İZİN VERMEMİŞTİR.

Başka bir örnek, mahkeme belgelerinde karalama çiziktirme yoluyla değişiklik yapılmasının sahtecilik şüphesi olduğu ve bu yolla mahkeme belgelerinin yok edildiği hakkındaki şikayet başvurusuna karşılık, (mahkeme belgelerinde karalama çiziktirme yoluyla değişiklik yapılmasının sahtecilik şüphesi olduğu ve bu yolla mahkeme belgelerinin yok edildiği) olaylarında
"...ortada kanunlara göre soruşturulması gereken bir işlem bulunmadığı..." biçiminde Takipsizlik Kararı veren bir savcı hakkında BAKANLIK İZİN VERMEMİŞTİR.
Bu kararı veren savcının daha sonraki bir zamanda hükümete bağlı başka bir birimde üst göreve atandığı gazetelerden öğrenilmiştir.


Burada yasa ve yönetmelikte ödev yükleyen bir kural olmadığı kabul ve ikrar edilmektedir. Bununla birlikte, hak aramanın ZAMANA KARŞI YARIŞ VE BELİRLİ BİR YER BAKIMINDAN HİZMET SUNULMASI NİTELİĞİ GEREĞİNCE dilekçe yazma yönünde bir kural konulması bile hak arama ve savunma hukuku anlayışıyla bağdaşmayacaktır.


Öncelikle mahkeme başkanından ne tür bir işlev beklendiği açıklanmalıdır. Dava dosyasının günlük izlenmesi, güvenliği, sıralanması ve diğer işlerin yapılması Yazı İşleri Müdürünün yetki ve sorumluluğunda olmalıdır; aslında günlük işleyiş de bu yöndedir. Mahkeme başkanının veya yargıcın "kimlerin ne şekilde inceleme yaptığı" konusunu bilmesi hak değildir; tam tersine, TARAFSIZ YARGIÇ olarak kalacaksa, bu yargıca YASAKLANMALIDIR. Çünkü yargıç, CMK. uyarınca, "dosyadaki kanıtlardan ve duruşmadan edineceği izlenimlerle bir kanıya ulaşacaktır." Dosyada kimin neyi ne şekilde incelediği konularındaki bilgi değil, YARGICI DOSYADAKİ OLAYLARA İLİŞKİN KANITLAR VE BİLGİ İLGİLENDİRİR. Tersi savunulacak olursa, yargıcın hafiyelik niteliğine bürünme ve daha ötesini söylersek, yargıcın gestapolaşma niteliğine bürünme tehlikesi doğacaktır. Bu nitelik/ler/e bürünmüş bir yargıcın vereceği kararın saygınlık yaratmayacağı kanısındayız.
Bu konuda ayrıntılı ek bilgi için www.turkhukuksitesi.com sitemizde alıntıladığımız ve www.bianet.org sitesinin www.bianet.org/2005/04/05/58147.htm adresindeki yazıya bakılabilir.


İşte belirsiz bir kavram daha. Bu kavram sınırları belirli olmayan ve karşıdaki ilgilisini (avukatları) bir yönüyle söylenti-suçlama izlenimi altında bırakan niteliktedir. Hukuksal güvenlik bakımından, bu kavramın kullanıldığı iş ve işlemlerde, "bu kavramın hangi nedenlerle kullanıldığı"nın gerekçeli olarak belirtilmesi gerekir. Oysa, mahkemelerin kararlarında GEREKÇE bazan hiç bulunmaması ve çoğu zaman GEREKÇE NİTELİĞİNDE OLMAMASI gerçeği karşısında, savunma makamında görev yapanların, hak arama yetkisini kullananların daha fazla özgürlüğe gereksinimi vardır.

sürecek...

Alıntı:
Avukatların niyetini okumak isteyenler çoğalıyor. Özellikle avukatın savunma yapmaya başlamadan önce savunma hazırlıkları ve savunma malzemeleri ile bunların nasıl toplandığı konuları iddia makamı ile yardımcısı polis ve polisleşen bakış açılarında derinden yer almaktadır.

Alıntı:
Mahkeme başkanının veya yargıcın "kimlerin ne şekilde inceleme yaptığı" konusunu bilmesi hak değildir; tam tersine, TARAFSIZ YARGIÇ olarak kalacaksa, bu yargıca YASAKLANMALIDIR. Çünkü yargıç, CMK. uyarınca, "dosyadaki kanıtlardan ve duruşmadan edineceği izlenimlerle bir kanıya ulaşacaktır." Dosyada kimin neyi ne şekilde incelediği konularındaki bilgi değil, YARGICI DOSYADAKİ OLAYLARA İLİŞKİN KANITLAR VE BİLGİ İLGİLENDİRİR. Tersi savunulacak olursa, yargıcın hafiyelik niteliğine bürünme ve daha ötesini söylersek, yargıcın gestapolaşma niteliğine bürünme tehlikesi doğacaktır. Bu nitelik/ler/e bürünmüş bir yargıcın vereceği kararın saygınlık yaratmayacağı kanısındayız.

Kutsal defterlere ilişkin çok sıkıntı yaşandığı söyleniyor.

Meslektaşlarımdan yetersiz kalan açıklama ve eleştirilere katkıda bulunmalarını istiyorum.

Ömer KAVİLİ