Mesajı Okuyun
Old 21-01-2009, 12:16   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY3.Hukuk Dairesi


Esas: 2005/9236
Karar: 2005/9363
Karar Tarihi: 03.10.2005


ÖZET: Somut olayda, davalıya tebliğ edilen davetiyede duruşma günü ve saati yazılmamıştır. Bu hal davalının savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Davalı kanuna uygun biçimde duruşmaya çağrılmadan (taraf teşkili sağlanmadan) işin esasına girilecek hüküm verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

(1086 S. K. m. 73, 427) (HGK. 6.4.2005 T. 2005/3-169 E. 2005/235 K.)

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2 maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 1.000.000.000 lira olarak hüküm altına alınmıştır.

Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3-169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır.

Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup yıllık nafaka (farkı) miktarı 1.000.000.000 liradan fazladır.

Ancak Dairemizin 22.3.2005 tarih ve 2005/2536 E-2005/2975 K.sayılı kararı ile aylık nafaka miktarı esas alınarak temyiz talebinin reddine karar verildiğinden Dairemizin maddi hataya müstenit olarak verilen kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davada, aylık 450.000.000 lira olarak ödenen iştirak nafakasının artırılarak aylık 800.000.000 liraya yükseltilmesi istenilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile aylık nafaka miktarı 700.000.000 liraya çıkartılmıştır.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini iddia etmektedir.

HUMK'nun 73 maddesine göre <Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı dinlemeden, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.>

Aynı zamanda savunma hakkı kutsal olup, Anayasa ile güvence altına alınmıştır (AY. m. 36).

Somut olayda, davalıya tebliğ edilen davetiyede duruşma günü ve saati yazılmamıştır. Bu hal davalının savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Davalı kanuna uygun biçimde duruşmaya çağrılmadan (taraf teşkili sağlanmadan) işin esasına girilecek hüküm verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları