Mesajı Okuyun
Old 30-01-2021, 16:51   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşımın değindiği husus önemli eksik kalmasın;

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2015/17583 Esas 2016/10789 Karar 01.06.2016 Tarih:

"...

2-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılığa dayanılarak açılmıştır. Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası, taraflardan davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava; tarafların dava açıldıktan sonra birlikte yaşadıkları, daha önceki olayların affedildiği gerekçesiyle reddedilmiş ve 16.02.2011 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davayı açarak fiili ayrılığa zemin hazırlayan davacı kadın bu sebeple kusurlu olduğu gibi, davanın reddi nedeniyle, davalı erkeğe bir kusur yüklenemeyecektir. Ancak fiili ayrılık döneminde davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı erkeğin ise sadakatsizlik boyutuna varmayan ancak güven sarsıcı niteliğinde davranışlar içine girdiği anlaşılmıştır. Bu durumda boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadın ağır kusurludur. Mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır..."

Yine

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2016/11639 Esas 2017/11572 Karar ve 24.10.2017 Tarih


"...Somut olayda, davacı-karşı davalı erkek TMK'nun 166/son maddesi uyarınca boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı kadın ise; karşı davasında, TMK’nun 166/1. maddesine dayalı olarak boşanma talep etmiştir. Mahkemece, her iki boşanma davaları kabul edilmiş ve tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamından, gerek erkeğin davasına dayanak teşkil eden ve reddine karar verilen önceki davada, gerekse fiili ayrılık süresi içinde, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir kusuru ispatlanamamıştır. Zira, temyize konu karşılıklı görülen boşanma davasındaki dinlenen kadın tanıklarının erkeğin sadakatsizliğe ilişkin beyanları da duyum, gözlem ve yoruma dayalı olup, erkeğin sadakatsizliğine ilişkin maddi gerçeği açığa çıkarmaktan uzaktır. Ne var ki, ilk boşanma davasını açarak, fiili ayrılığa neden olan boşanmaya sebebi yaratan davacı karşı davalı erkek, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tam kusurludur. Ancak erkeğin reddedilen davayı açarak, fiili ayrılığa sebebiyet vermesi tek başına kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. O halde, Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi şartlarının kadın lehine oluşmadığının kabulü gerekir. Bu husus nazara alınmadan, kadının manevi tazminat isteğinin reddi yerine, usul ve kanuna aykırı olarak davalı-karşı davacı kadın yararına manevi tazminata hükmolunması bozmayı gerektirmiştir..."
Ve,

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2012/20279 Esas 2013/20125 Karar ve 09.09.2013 Tarih:

"...Mahkemece, tarafların daha önce ayrı ayrı açtıkları boşanma davalarının ret edildiği, evlilik birliğinin yeniden tesisi amacıyla bir araya gelmedikleri, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yazılı koşulların gerçekleştiği ve eşit kusurlu oldukları kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de: davacı-davalı kocanın ayrılık süresi içerisinde sadakatsizlik içeren davranışlarda bulunduğu toplanan delillerle kanıtlanmıştır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Hal böyle olunca davacı-davalı kocanın davalı-davacı eşine oranla daha ağır kusurlu bulunduğunun kabulünde zorunluluk vardır. Boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik haklan saldırıya uğrayan davalı-davacı kadın yararına, gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarıyla kusur dereceleri dikkate alınarak uygun miktarda maddi (T.M.K. m. 174/1) ve manevi (T.M.K. m. 174/2) tazminat takdiri gerekirken davalı-davacı kadının bu isteklerinin yazılı gerekçeyle reddedilmesi isabetsiz olmuş: bozmayı gerektirmiştir..."

Saygılarımla,