Mesajı Okuyun
Old 08-05-2013, 19:12   #2
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Müvekkiliniz ile kayınvalidesi arasındaki işlemlerin hukuksal açıdan nitelendirilmesi halinde sorununuza bir parça da olsa ışık tutacağı kanaatındayım.
1-müvekkiliniz,kayınvalidesine ziynet eşyalarını saklaması için vermekle taraflar arasında(vedia) saklama sözleşmesi kurulmuştur.
2-daha sonra her iki tarafında anlaşması ile vedia sözleşmesinin içerik ve koşulları değiştirilerek vekalet sözleşmesi haline getirilmiştir.Taraflar arasındaki vekalet sözleşmesi gereğince vekil eden sizin müvekkiliniz,kayınvalidesi ise vekil(temsilci) konumundadır.Taraflar arasında kurulan vekalet ilişkisi gereğince kayınvalide-vekil,müvekkilinize ait ziynet eşyası olan altınları satma ve sizin müvekkilinizin nam ve hesabına bir ev satın alma borcunu yüklenmiştir.Ancak müvekkilinizin kayınvalidesi, 3.kişi olan evin satıcısına doğrudan doğruya vekil olduğunu bildirmemiş,(taşınmaz satış akdinde dolaylı vekil olarak hareket etmiş )ve evin mülkiyetinin doğrudan doğruya kendi adına tescilini sağlamıştır.(doğrudan doğruya vekillikte bütün haklar ve borçlar vekil eden üzerinde doğar.Dolaylı vekillikte ise vekil 3.kişilere karşı olan işlemlerinde vekil sıfatıyla hareket ettiğini bildirmediğinden bütün haklar ve borçlar öncelikle vekil üzerinde doğar.Dolaylı vekil aralarındaki iç ilişki-vekalet ilişkisi gereğince üzerinde doğan hakları ve borçları vekil-edene devretmekle yükümlüdür
3-Eğer müvekkiliniz herhangi bir nedenle kayınvalidesi ile anlaşarak evin mülkiyetinin önce kayınvalidesi adına tescil edilmesini,sonra kayınvalidesinin de kendisine devretmesi konusunda aralarında anlaşmışlar ise böyle bir durumda müvekkiliniz ile kayınvalidesi arasında inanç sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olur ki bu tür sözleşmelerde de inanç gösterilen(kayınvalide) vekil durumunda olduğundan inanç sözleşmesi gereğince öncelikle kendi üzerinde doğan hakları inanç gösterene(davacı müvekkilinize) inanç sözleşmesi gereğince devretmekle yükümlüdür.
4-Yargıtay bu tür uyuşmazlıklarda taraflar arasında tanık dinlenmesi mümkün olan hallerde(gelin-kayınvalide arasında) dahi tanık dinlenmesine izin vermemekte,dava konusunun ,taşınmazın mülkiyetinin devrine yönelik olması nedeniyle hiç olmazsa adi yazılı bir belgeyle ispat edilmesi gerektiğini düşünmekte ve bu yönde kararlar vermektedir.Saygılarımla Av.Şükrü Söğüt