Mesajı Okuyun
Old 19-12-2008, 15:38   #29
supernatural

 
Yeni Fikir Farkına bile varamadığımız daha neler var acaba??

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro
istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre
içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının
önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez
orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra
da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam
eder..

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra
alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne
koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.

Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek
dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele
ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.

En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur.
Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle
kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu
yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak,
çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk
daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için
zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok
kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek,
para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı
bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark
etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve
elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri
çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini
konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100
dolara satılmıştı...

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla
metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama,
keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği
kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir
saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz?
Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...

Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi
müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek
bir dakikamız dahi yoksa,
başka neleri kaçırıyoruz acaba?