Mesajı Okuyun
Old 18-10-2006, 13:38   #38
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Sayın Gülan,

Nobel edebiyat ödülünün de Orhan pamuk'un da ulaştığı üne dair yazılması gereken milyonlarca paragraf yazı olmasına rağmen, forumu politize etmekten ve bir hukuk sitesi olan bu alanda tartışmayı uzatmaktan çekindiğim için kısa cevaplar vermekle yetindim şimdiye kadar.

Nobel edebiyat ödülünü yere göğe sığdıramayan ve bu vesileyle sitede küçük bir Orhan Pamuk fan club kuran katılımcılarla, öncelikle Nobel edebiyat ödülünün geçmişten günümüze süregelen ününün ne derece gerçekçi olduğunu tartışmaya açmak isiyorum.

Kendi bilgilerimden yola çıkarak Nobel edebiyat ödülünün kısaca yakın tarih geçmişinden bahsedeceğim, eksiklerimi veya yanlışlarımı tesbit edenler müdahale etmek kaydıyla düzeltmeme vesile olurlarsa sevinirim.

Nobel edebiyat ödülü, soğuk savaş sırasında komunizme karşı Atlantik blokunun diğer ülkeler üzerinde nüfuz sahibi olması amacıyla propaganda ve empoze maksatlı olarak verilmeye başlanmış bir batı icadıdır. Bu yüzden yazdığı yazılarla açıkça batının yanında yer almayan, veya doğu blokunu savunan fikirler üretmiş hiç bir edebiyatçı(ne kadar başarılı olursa olsun) bu ödüle layık görülmemiştir. Louis Aragon, Andre Malraux , Proust, Joyce, Tolstoy, Musil, Roth, Malaparte dünyada binlece yıl sonra dahi hatırlanacak eserler bırakmalarına rağmen bu ödüle aday dahi gösterilmemiş edebiyatçı ve şairlerdir. Yüksek kültür seviyesine sahip kişiler olduğumuzu varsayarsak, bu kişilein sanat dünyasına yaptıkları katkıları hepimizin az çok b bildiğini söyleyebiliriz. Diğer yandan bu ulu ödülü kazanmasına rağmen bir kaç ay içinde unutulan, şahsen benim de adlarını konu gereği yeni duyduğum, kişilerin isimlerini savıma destek amaçlı bir diğer örnek olarak verebilirim. Theodor Mommsen, Bjönsterne Bjönsson, Jose Echegaray, Giosue Carducci, Christoph Euken, Ludwig Heyse, Karl Gjellerup, Georg Spitteler, Jacinto Benavente, Stanislaw Reymont, Axel Karlfeldt, Frans Emil Sillanpaa, Wilhelm Jensen, Haldor Laxnesss,Gao Xingjian, Wislawa Szymborska. Aramızda ilk grupta saydığım, sanat dahisi olmalarına rağmen (ne ilginçtir ki)bu ödülü kazanamamış kişilerle, ikinci grupta ödülü kazanma başarısını(!) göstermiş kişilerin geçmişini kıyaslayarak ödülün ne derece saygın olduğu konusunda yorum yapacak olan birileri var mı? Sanırım ve umarım kitapları okuyarak eleştiri yapan sayın Gülan bu konuda bizlere yardımcı olabilir.

Kişiliği, icraatları, ve insanlığa vurduğu olumlu ve olumsuz damgalarla hep tartışılan siyasetçi Winston Churchill'in bu ödüle layık görülmesi de acaba halen gerçekleri görmemizi sağlayacak bir kanıt teşkil etmiyor mu?

İşin en trajik, aynı zamanda da komik kısmı ise hararetli Nazım Hikmet savunucularının(sitemizde de gözüme ilişti bu konu içerisinde) Orhan Pamuk'a korkunç bir sevgi beslemeleri ve ulusal kahraman olarak ilan etmeleri. Oysa Nazım Hikmet'in herkesçe(hangi ideolojiye mensup olursa olsun) kabul gören edebi başarısı ve üstün yetenekleri Nobel edebiyat ödülüne aday olma başarısını dahi gösterememişti. Burada oturup Nazım Hikmet ile Orhan Pamuk'un sanatsal ve edebi kıyaslamasını yaparak gülünç duruma düşecek değilim, sadece verilen ödülün kimlerin tekelinde bulunduğunun ve kimler için bir maşa olduğunun altını çizmek istedim. Nazım Hikmet'in yaşadığı dönemde batı için neyi ifade ettiği, bugün ise Orhan pamuk'un batı tarafından nasıl algılandığı bu garip paradoksun açılım noktası olacaktır.

Saygılarımla