Mesajı Okuyun
Old 02-09-2010, 11:15   #7
e_ayaz

 
Varsayılan

Tekrar merhaba...
Müvekkilimle konuştukça işin daha farklı boyutlarını da öğrendim.Bankanın şirkete vermiş olduğu krediye karşılık üçüncü bir kişinin de kefil olduğunu ve üçüncü kişinin teminat olarak taşınmazını gösterdiğini ve kefilliğinin bununla sınırlı olduğunu sandığını, zaten müvekkilimin ve bu üçüncü kişinin kredi sözleşmesinin miktara dayalı kısımlarının onlara gösterilmediği, imza yetkilerini müdürlere devrettiği için aralarında güven ilişkisi olduğunu söylediler.Yani kredi sözleşmesine tamamen güven dayalı olarak ve ipotek miktarı kadar sorumlu olduklarını sanarak kefaleten imza atmışlar.Ayrıca taşınmazın sahibi başbakanlığa dilekçe yazarak, başbakanlık tarafından savcılık harekete geçirilmiş ve müvekkilim de müşteki olarak ifade vermiştir.Yani ortada usulsüz verilmiş bir kredi olduğu doğru, ancak müvekkil ve üçüncü şahıs bundan haberdar değildir.Bu durumda hile nedenine dayalı sözleşmenin iptali davası açmak ve savcılık soruşturması sonucunu da delil olarak kullanmak istiyorum.Müvekkilim zaten taşınmazın değeri kadar sorumlu olduğunu kabul ediyor.Çünkü müdür ve sınırsız ortak kendilerine bu kadarla sorumlu olduklarını bildirmişler.
Ayrıca öğrendiğime göre 2004 yılından itibaren kefillerin ekonomik durumlarına göre kefaletlerinin kabul edildiğidir ve bu olayda bu araştırılmamıştır.Ayrıca kredi sözleşmeleriyle ilgili tüketici mahkemelerinde dava açmamız da mümkün görünüyor.
Siz bu açıklamalara dayanarak kefalet miktarının ipotek değeriyle sınırlı olduğu açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz.
Teşekkürler...