Mesajı Okuyun
Old 30-08-2010, 17:05   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan e_ayaz
Herkese merhaba.Mesleğinin başında ve forumda yeni bir avukat olarak aranızda bulunmaktan onur duyarım.Vekalet almak üzere olduğum bir işle ilgili aklımı kurcalayan bazı sorular var.

Limited şirkette sınırlı ortak olan müvekkilime, şirket adına alınan kredi sözleşmesinde kefil olması nedeniyle icra takibi başlatılmış ve takip kesinleşmiş.Limited şirket şu an iflas halinde ve tasfiye devam ediyor.Bilindiği üzere sınırlı ortağın sorumluluğu koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlıdır.Buna rağmen, krediye kefil olması nedeniyle müvekkilime karşı takip yapılmasını haklı bulmuyorum.Ayrıca müvekkilimin iddiası bankanın bilerek batık kredi verdiği,yani bankanın kredi sağlayan görevlisinin iflası öngörmesine rağmen sırf komisyon almak için şirkete kredi verdiğidir.Ayrıca müvekkil krediye kefil olduğu dönemde birçok yerden haciz yoluyla takip edilmekte olduğu için kefilliğinin de şaibeli olduğunu belirtmektedir.Müvekkilin şirketten karı ve kar beklentisi olmayıp imza yetkilerini müdüre devretmiş, usulen de kredi sözleşmesine kefil olmuştur.Ayrıca müvekkile karşı takibe geçilmeden önce de müvekkil ortaklıktan ayrılmıştır.Bu durumda bankaya karşı menfi tespit davası açmayı düşünüyorum.Sizce söylediklerimin haklılık payı var mı, yoksa müvekkil tek başına bu 400.000TL yi ödemek zorunda mı kalacak?
Teşekkürler....

Bence müvekkiliniz haklı değildir. Size söylediklerini tekrar gözden geçirin. Sizin yazdığınız kadarıyla çelişkileri ben sıralayayım:

1-
Alıntı:
Ayrıca müvekkil krediye kefil olduğu dönemde birçok yerden haciz yoluyla takip edilmekte olduğu için kefilliğinin de şaibeli olduğunu belirtmektedir

Yani bankadan kredi talep edildiğinde, müvekkilinizin ortak olduğu şirkete birçok icra takibi yapılmış ve buna rağmen müvekkiliniz şirkete şahsi kefil olmuştur. Saf değilse, iyiniyetli olması mümkün değildir.

2-
Alıntı:
Bilindiği üzere sınırlı ortağın sorumluluğu koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlıdır

Bu bilgi yanlış olmakla birlikte, sorunuzla ilgisi de yoktur. Müvekkiliniz şahsen kefil olduğuna göre şirkette ne kadar sermayesinin olduğunun hiçbir önemi bulunmamaktadır. Amme alacakları ile ilgili bir bilgi olarak kabul edersek de, (yanlış anımsamıyorsam) 1998 yılından önceye ait bir bilgidir. O tür alacaklarda da hissesi oranında sorumludur(sermaye miktarı değil)

3-
Alıntı:
Ayrıca müvekkilimin iddiası bankanın bilerek batık kredi verdiği,yani bankanın kredi sağlayan görevlisinin iflası öngörmesine rağmen sırf komisyon almak için şirkete kredi verdiğidir

Banka görevlisinin komisyon hak edip etmediğini ya da böyle bir uygulamanın olup olmadığını, bilemem. Ama ortada -beyanlarınıza göre- usulsüz bir kredi verildiği gerçeği yatmaktadır. Usulsüz kredide tek taraf yoktur. Müvekkiliniz, açılacak ceza davasının kendisine dokunmaması için dua etmeye başlasa iyi olacaktır.

4-
Alıntı:
Müvekkilin şirketten karı ve kar beklentisi olmayıp imza yetkilerini müdüre devretmiş

O kadar basit değil. Şahsi kefaleti geçerlidir.

5-
Alıntı:
Ayrıca müvekkile karşı takibe geçilmeden önce de müvekkil ortaklıktan ayrılmıştır

Boşuna bir hamle olmuş.

6-
Alıntı:
yoksa müvekkil tek başına bu 400.000TL yi ödemek zorunda mı kalacak?

Bana göre ödemelidir. Ama 1 e 20 bahse girerim ki, müvekkilinizin üzerine kayıtlı taşınmaz olmadığı gibi, borcu ödeyecek gücü de yoktur.