Mesajı Okuyun
Old 02-07-2019, 16:47   #7
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_fikret
YGK 16.09.2012 t. ve 2012/6-338 Esas 2012/586 Karar Sayılı ilamı
Taraflar arasındaki <itirazın kaldırılması> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çaycuma İcra Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 01.10.2010 gün ve 2009/101 E - 2010/161 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 03.11.2011 gün ve 2011/7701 E - 2011/12317 K sayılı ilamı ile;

(...Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağı nedeniyle tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi gereğince düzenlenen ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine,karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davada dayanılan 1.1.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kiralayan Z ____ A ____ olup vekaleten kira sözleşmesini G ____ M____ imzalamıştır. Takip talebinde takip alacaklısı ve dava dilekçesinde davacı olarak G ____ M ____ ismi yazılmış, bu nedenle mahkemece kiralayana vekaleten kira sözleşmesini imzalayan davacı G ____ M ____'nun takip ve dava açma yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle husumetten davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, icra dosyasında ve icra mahkemesindeki davada takip alacaklısı ve davacı olarak her ne kadar G ____ M ____ ismi yazılmış ise de takibi ve davayı davacı taraf adına yürüten avukat F ____ I ____'a vekaletname G ____ M ____ tarafından vekili olduğu(ekte vekaletname örneği bulunan) Z ____ A ____ adına verilmiştir. İcra ve dava dosyalarında davacı adına hareket eden vekil G ____ M ____ vekili değil, Z ____ A ____ vekilidir. Bu durumda takibin ve davanın kiralayan Z ____ A ____ tarafından açıldığının ve taraf teşkilinde bir eksiklik bulunmadığının, takip talebine ve dava dilekçesine davacı olarak G ____ M ____ isminin maddi hata sonucu yazıldığının kabulü gerekir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir ...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

Mahkemece, kira sözleşmesinin Z ____ A _____'na vekaleten vekili G ____ M ____ tarafından imzalandığı, dava dilekçesinde davacı tarafın vekil olan G ____ M ____ olarak gösterildiği, vekilin kendi adına dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya kapsamına göre, takip talebinde alacaklı ve dava dilekçesinde davacı isminin Z____ A ____ yerine vekili G ____ M ____ yazılmasının maddi hata olarak kabul edilip edilemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle <maddi hata> kavramının irdelenmesinde yarar vardır:

Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, sayfa:208).

Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.

Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun <Maddi hataların düzeltilmesi> başlıklı 183 üncü maddesinde <(1) Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.>

Hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun <Hükmün Tashihi> başlıklı 304 üncü maddesindeki <(1) Hükümdeki yazı ve hesap hatalarıyla diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.

(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalarla verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.>

şeklindeki hükümle de hükümdeki yazı ve hesap hatalarının düzeltilebileceği düzenlenmiştir.

Yine aynı Kanunun <Tarafta İradi Değişiklik> başlıklı 124 üncü maddesindeki <(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızasıyla mümkündür.

(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.

(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.

(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.> şeklindeki düzenlemeyle taraf değişikliğinin şartları düzenlenmiştir.

Açıklanan bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere;

İki tarafın veya hakimin, zahir ve açık olan yazı ve hesap hataları HMK'nun 183/1 inci maddesine göre karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Her ne kadar HMK'nun 183/1 inci maddesinde karar verilinceye kadar yazı ve hesap hatalarının düzeltilebileceği ifade edilmekte ise de, HMK m. 304/1 maddesinde yargılamanın bitmesinden sonrada maddi hataların düzeltilmesine de imkan verilmiştir. Mahkemece karar verilmiş ve karar taraflarına tebliğ edilmiş ise, bu halde mahkemenin karardaki açık hatayı düzeltebilmesi için tarafları dinlemesi gerekmektedir. Yapılan davet üzerine taraftar gelmedikleri takdirde düzeltme dosya üzerinden yapılacaktır.

Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınacaktır (HMK m. 183/2).

Maddi hatanın düzeltilmesi davanın tarafının değişmesine yol açacaksa bu yola başvurulamaz. Çünkü bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızasıyla mümkün olup (HMK. m. 124/1) karşı tarafın açık rızası olmaksızın görülmekte olan davanın tarafının değiştirilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi söz konusu ise, bu halde karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından bu düzeltme yapılacaktır (HMK. m. 124/3). Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, bu halde de hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilecek ve gerekli değişikliği yapabilecektir. (HMK m. 124/4).

Bu açık hükümler gözetilerek somut olay ele alındığında;

Dosyadaki mevcut belge ve delillere göre; Z ____ A ____ tarafından G ____ M ____ 'ya 27.08.1999 tarihinde kendisine ait taşınmazlarını kiraya vermesi ve vekil tutması için vekaletname düzenlendiği, itirazın kaldırılması istemine konu takibin dayanağı 01.01.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin Z ____ A ____'na vekaleten G ____ M ____ tarafından imzalandığı, G ____ M ____ 'nun almış olduğu vekalete istinaden Z ____ A ____ adına Av. F ____ I ____'ı vekil tayin ettiği, dolayısıyla davacı vekili Av. F ____ I ____'ın G ____ M ____ vekili olmayıp Z ____ A ____ vekili olduğu anlaşılmaktadır.

Nitekim davacı vekili 01.10.2010 tarihli duruşmadaki beyanıyla davanın Z.____ A ____ adına açıldığını, maddi hata sonucu dava dilekçesine vekil G ____ M ____ 'nun adının yazıldığını beyan etmiştir.

Tüm bu belgeler, takip talebine alacaklı ve dava dilekçesinde davacı isminin Z ____ A ____ yerine vekili G ____ M ____ yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığını göstermektedir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve aynı hususlara işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen <Geçici madde 3> atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesiyle eklenen <Geçici 7 nci madde> atfıyla aynı Kanunun 366 ncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



Saygılarımla,