Mesajı Okuyun
Old 03-09-2007, 19:17   #3
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1994/6-709

K. 1994/707

T. 16.11.1994

• ŞUFA ( Payın satıcısına geri satılması )

• PAYIN SATICISINA GERİ SATILMASI

• ( Şufa )

743/m.659

ÖZET : Şufa hakkının kullanılmasına konu yapılan taşınmazda ½ pay sahibi olan davalı Selahattin vekilinin, 7.7.1993 günlü cevap dilekçesinde yer alan, çekişmeli payın satış suretiyle intikalinin yapılıp, yine bedeli ödenerek satış yoluyla geri alındığına ilişkin açık ifadesine göre;
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “Şufa” davasından dolayı yapıan yargılama sonunda; Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.2.1994 gün ve 1993/479 E., 1994/105 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 29.3.1994 gün ve 1994/3299 - 3598 sayılı ilâmi;
( … Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz tapuda ½ payı davacı Hacer Bostanoğlu, ½ payı da ilk satıcı Selahattin Gür adına kayıtlı olan müşterek mülkiyete tabir bir taşınmazdır. Bu paydaşlardan Selahattin’in payının tamamını 17.12.1992 tarihinde Muzaffer Eldek adlı kişiye satmış, adı geçen kişi dahi bu payı 24.12.1992 tarihinde yine şimdiki davalı Selahattin Gür’e satmıştır. Davacı davayı bu satışı yeni öğrendiğinedn bahisle 28.4.1993 tarihinde açmıştır. Davacı davayı bu satışı yeni öğrendiğinden bahisle 28.4.1993 tarihinde açmıştır. Müşterek taşınmazda her pay satışı ile Şufa hakkı doğar. Bu hak yenilik doğuran inşai bir haktır. Gerek 17.12.1992 tarihinde gerekse 24.12.1992 tarihinde paydaş kişinin yaptığı satışlar üçüncü kişiye pay satışı şeklinde olduğundan her iki satışla da davacının Şufa hakkı doğmuştur. 17.12.1992 tarihinde yapılan satıştan sonra o tarihe kadar paydaş olan Selahattin paydaş olmaktan çıkmıştır. Zira taşınmazda başka payı bulunmamaktadır. Bu sebeple 24.12.1992 tarihinde ona yapılan satış yine paydaş olmayan üçüncü kişiye satış yapmaktan ibarettir. Dava tarihi itibariyle dava konusu payın malik olan bu kişi aleyhinde dava açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ortada yine tapu paydaşlarından birine veya Şufalı paydan başka payı bulunan ilk satıcıya iade söz konusu olmadığnıdan kötü niyetin ispatı gerekmez. Bu nedenle davanın esasının kabulü icabeder. Hak düşürücü sürenin geçirildiği kanıtlanamadığına ve Şufa bedeli depo edildiğine göre, Şufa hakkının tanınmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi isabetsizdir… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararnını süresnide temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Taraflarnı karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, Şufa hakkının kullanılmasına konu yapılan taşınmazda ½ pay sahibi olan davalı Selahattin vekilinin, 7.7.1993 günlü cevap dilekçesinde yer alan, çekişmeli payın satış suretiyle intikalinin yapılıp, yine bedeli ödenerek satış yoluyla geri alındığına ilişkin açık ifadesine göre; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme karaının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.