Mesajı Okuyun
Old 11-06-2004, 11:46   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Yasalar Sığınaklar Arttıkça Uygulanabilir"


Avukat Gülbahar, "Kadına yönelik şiddetle mücadelenin göstergesi, devlete, belediyelere ve kadın kuruluşlarına ait sığınakların sayısıdır" diyor; "TCK'da namus cinayetlerinin cezasını artırmak sorunu çözmez. Güldünya, sığınakta kalabilseydi" diye ekliyor.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
08/06/2004 Burçin BELGE burcin@bianet.org
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Mor Çatı gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar, uluslararası hukuka ve Türkiye'nin imzaladığı anlaşmalara göre, devletin, kadına yönelik şiddetle mücadele etmekle ve kadınları şiddetten korumakla yükümlü olduğuna dikkat çekiyor.

"Bir ülkenin kadına yönelik şiddetle mücadele edip etmediğinin göstergesi, devlete, belediyelere ve bağımsız kadın kuruluşlarına ait sığınakların sayısıdır" diyen Gülbahar, "yasaların ancak danışma merkezlerinin ve sığınakların artmasıyla hayata geçirilebileceğini" savunuyor ve ekliyor:

"Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) namus cinayetlerinin cezasını artırmak caydırıcıdır; ama sorunu çözmez. Güldünya Tören sığınakta kalmalıydı, kadınlar böyle bir tehdit hissettikleri anda sığınaklara gidebileceklerini bilebilmeliydi."

Gülbahar, Türkiye'de üç ayrı sığınak modelinin hayata geçirilmesini öneriyor: Devletin, belediyelerin ve bağımsız kadın kuruluşlarının bünyesindeki sığınaklar...

Bağımsız kadın sığınakları

Bağımsız kadın sığınaklarının, "uluslararası kriterlere uygun sığınak modelini ortaya koymakta" önemli olduğunu belirtiyor Gülbahar, "Aksi taktirde her iktidar kendi siyasi görüşü doğrultusunda icraatta bulunur. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin güvencesi, feminist, bağımsız kadın sığınaklarıdır" diyerek ekliyor:

"Türkiye'ye kadın sığınakları fikrini getiren, model oluşturan, işlemesini sağlayan bağımsız kadın kuruluşları ve feministlerdir. Sığınak konusunda bir kriter belirlenecekse, bunu bağımsız kadın kuruluşları saptar. Çünkü onlar, kadınlar için en doğru çözümü aramakla meşguller, işleri bu."

Devletin sivil toplum kuruluşlarının bağımsızlığına saygı göstermemesinden yakınan Gülbahar, Avrupa Konseyi kararlarına ve BM belgelerine göre devletin, kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın kuruluşlarını, "özerkliklerine dokunmadan" desteklemekle yükümlü olduğunu vurguluyor.

Uluslararası belgeler

"Devlet, kadının toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan, kadına yönelik şiddetle ilgili çalışan bağımsız kadın kuruluşlarını aktif bir biçimde; ancak bağımsızlığına ve içişlerine karışmadan desteklemekle yükümlüdür, hükmü, Anayasaya konmalı" diyen Gülbahar, bu önerisini Türkiye'nin onayladığı uluslararası anlaşma ve sözleşmelerle gerekçelendiriyor:

* Avrupa Birliği kriterlerine göre, devlet, her 7 bin 500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınak açmakla yükümlü. Buna göre Türkiye'de 8 binin üzerinde sığınak açılması gerekli.

* 1993'te kabul edilen Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi'nin dördüncü maddesi, kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu, bu sorunun ortadan kaldırılması için devletin kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini, bunun için bütçeden yeterli payın ayrılması gerektiğini söylüyor. (BB/YS)