Mesajı Okuyun
Old 08-06-2011, 12:17   #6
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=4199 :

Alıntı:
"Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten tavuk yemi alıp, karşılığında 4 adet bono verdiğini, ancak yemlerdeki kusur nedeniyle müvekkilinin tavuklarının bir kısmının öldüğü bir kısmının ise yetersiz büyüdüğünü, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, yemlerinin kusurlu olduğunun açılan dava sonucunda tesbit edildiğini ve verilen hükmün Yargıtayca onandığını, böylece bonoların karşılıksız kaldığını ancak davalının bonolara dayalı olarak takibe geçtiğini belirterek bonolar nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbiti ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili tarafından davacıya piliç yemi satıldığını, yemlerin ayıplı olduğuna ilişkin yaptırılan tesbitin müvekkiline tebliğ edilmediğini, ayrıca tesbitin tüm yemler üzerinde yaptırılmadığını, TTK m.25/4 te öngörülen 6 aylık dava zamanaşımı süresinin dolduğunu öne sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece "davacı tarafından yemlerin kusurlu olduğuna ilişkin açılan maddi-manevi tazminat davasının kısmen kabulüne" karar verilip hükmün kesinleştiği " davacının 11.03.1997 tazminat davası tarihi itibariyle yemlerin ayıplı olduğunu bilmesine rağmen 1 yıllık süre içinde menfi tesbit davası açmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davanın BK m.207 ve TTK m.25/4 te belirtilen süreler içinde açılmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine..."

Saygılar...