Mesajı Okuyun
Old 03-03-2011, 16:20   #474
Admin

 
Varsayılan

Sayın hızır hafiye,
Alıntı:
Yazan hızır hafiye
yazdıklarınızı okuyunca aklıma rahmetli Nasrettin Hoca'nın hırsızın hiç mi kabahatı yok fıkrası geldi.
Mesleğim icabı; akşam alkollüyken sağa sola bağırıp küfürler yağdıran savcı karşısına çıktığında da başını 45 derece sağa 30 derece öne büküp küçük emrah bakışı yapıp ''ben masumum efendim'' diyen çok vatandaş gördüm
Daha önce forumda yazdım mı hatırlamıyorum ama yaşanmış bir olaydır, aklımda kaldığınca yazayım: Bir mahkum hapishaneye nakledilirken jandarmaların elinden kurtulmuş, kaçmaya başlamış. Uzun uğraşlar ve kovalamacalardan sonra güç bela yakalanıp onu elinden kaçıran jandarmalarla beraber savcının önüne çıkarılmış. Savcı mahkuma siz şöyle oturun demiş, sonra başlamış onu elinden kaçıran jandarmalara verip veriştirmeye. Jandarmalar başları önünde bir saat fırça yedikten sonra, sonunda bir tanesi dayanamamış hala siniri geçmemiş Savcıya aynen sizin örnek verdiğiniz Nasrettin Hoca fıkrasını hatırlatıp "Sayın Savcım tamam biz elimizden kaçırdık hatalıyız da, hırsızın hiç mi suçu yok, o da burada tam karşınızda, ona niye birşey söylemiyorsunuz" demiş. Savcı da onlara, "mahkumun görevi kaçmak, jandarmanın görevi kaçırmamaktır. O görevini yapmış, siz yapamamışsınız, ondan size bağırıyorum" cevabını vermiş.

Dolayısıyla kolluk olarak yakaladığınız zanlıların adli makamlar önünde "küçük emrah" bakışı vermelerine çok şaşırmamanız gerekir, onlar bir "cezadan" kaçınmaya çalışıyorlar ve bunu yaparken de haklı haksız doğru yanlış herşeyi denemeleri insan psikolojisinin bir sonucudur. Bu denemelerinin bir sonuç vermemesi ve masum olduğunu iddia eden zanlılardan gerçekte suçlu olanlarının cezadan kurtulamamaları konusunda asıl sorumluluk da bu konuda tüm delilleri doğru toplayıp, üzerine düşen herşeyi eksiksiz yapmak suretiyle yine öncelikle kolluk güçlerine düşmektedir.

Bu konuda gelişen teknolojiden polisin niye yararlanmadığını hep merak etmişimdir. Amerika'da polis otolarının hepsinde sürekli çalışan bir kamera var. Bir polis trafik suçu gibi basit bir suçta bile bir aracı durdurduğunda kamera tüm olan biteni, konuşmaları vs. kaydediyor, böylece "o önce bana küfretti" , "şu bana mukavemet etti", "o bana silah doğrulttu", "şu beni yerde tekmeledi" gibi konular -hem polis, hem zanlı açısından- "iddia" olmaktan çıkıyor, görüntüleri seyrediyor kim haklı kim haksız, kim doğru söylüyor, kim söylemiyor görüyorsunuz.

Türk polisi de benzer teknolojileri kullanmaya başlarsa hergün bu sitede tartıştığımız olayların %95'i tartışılabilir olmaktan çıkar, "oynatırsınız görüntüyü", "polis gerçekten çevreyi rahatsız eden bir sarhoşu şikayet üzerine kontrol altında alıp huzuru mu sağlamaya çalışmış" yoksa alkole karşı bir komiser "elimize bir alkolmetre alıp sokağa çıkalım da, bir daha bu ülkede sokakta bira içerken herkes iki kere düşünsün" şeklinde bir uygulamamı yapmış tartışılmaz.

Türk yargısı "şeffaftır", gizli muhakeme kararı verildiği istisnai durumlar dışında, canı isteyen herkes girer tarafı olsun olmasın istediği duruşmayı dinler, izler, gözlemler. Darısı kolluk güçlerinin çalışmalarının da başına.