Mesajı Okuyun
Old 02-03-2007, 16:24   #5
Hekimbaşı

 
Varsayılan Kotanın yararı olmaz, zararı olur

Sn.görkemm,

Çok önemli bir konuyu ele almışsınız, ancak ben konuya bambaşka bir noktadan yaklaşacağım.

Konu önemli, çünkü nüfustaki oranıyla temsil her düşünce için bir hak. Düşüncelerin insanların sosyo-ekonomik konumu, entellektüellikleri, ve cinsiyet, dil, din, ırk gibi niteliklerinden bağımsız olmaları düşünülemeyeceğine göre, teorik olarak bir mecliste de üyelerin % 50 sinin kadın olması beklenirdi. Ama değil.

İşaret ettiğiniz seçim yasası, siyasi partiler yasası ve parti tüzükleri bir yana; bunun başka nedenleri var bence.

Öncelikle sosyo-ekonomik nedenlere değineyim. Kaç tane kadın şirketi var mesela? Kaç tane kadın çiftçi, kadın pazarcı, kadın genel müdür? Hiçbirinde % 10 dan yukarı çıkamazsınız. Baksanıza, kadın baro başkanı bile olmamış hiç. Bunun nedenleri bambaşka bir tartışma konusu ve çeşitli yönlerini tartışmaktayız zaten. Ama temsilde adalet o kadar da soyut bir kavram değildir. Kimlerin meclise gireceği üç aşağı beş yukarı bellidir. Toplumun ileri gelenleri, erk sahipleri, etkin mesleklerin önde gelenleri, meslek örgütlerinin başkanları, büyük sermaye ve çiftlik sahipleri, yetkin ve deneyimli bürokratlar, toplumu söylemleriyle peşinden sürükleyebilecek liderler, vs, vs. Bunlar arasında kadın yoksa, mecliste de kadın olmasını bekleyemeyiz.

Bir başka nedene daha değineyim. Aşağı yukarı her partinin kadınlardan aldığı oy erkeklerden aldıklarından çok farklı değildir. O oyların alınması için harcanan çabalar da ekonomik olarak rol oynayanlara yönelir, yani çalışanlara. Çünkü onların düşünceleri diğerlerinden daha etkindir ve çalışmayanları etkiler. Bağımsız olarak ücretli çalışanların kaçta kaçının kadın olduğu da meydandadır. Buradan da kaybettik, değil mi?

Öte yandan, her partinin kadın kolları vardır. Buraları vatandaşı ikna edip partilerine oy verdirmek için çalışırlar. Ama hiç bir tanesinin 'ben bu kadar oy kazandırdım / kazandırırım, onun için beni aday listesine koymak durumundasınız' diyenini duyduk mu? Hayır; çünkü bazı partilerin kadın kolları bu konudan çok uzakta, uzayda gezer ve oy filan kazandıramazken, gerçekten oy kazandıranlarında da konu, erkeklerini seçtirmek olmaktadır. Bu ikinci grubun, eşi dururken kendisinin seçilmesini talep etme durumu zaten hiç olmamıştır. Buradan da bir çıkış noktası bulamadık.

O zaman, kota tanımamızın ne yararı olmasını bekliyoruz? Güç dengesinin gerektirdiğinin dışında bir meclis kurulması gerçekten işimize yarar mı? Örneğin, bu yolla seçilen vekiller eskilerinden daha mı az 'liderin iki dudağı arasında' olurlar sizce? Hayır, tam tersi; çünkü arkalarındaki kitle daha zayıf, hatta hiç yoktur.

Meclisler toplumun sosyo-ekonomik, kültürel açıdan farklı kesimlerinin çıkarları arasında dengeyi sağlayan mekanizmalardır. Bunu gözetmeksizin kurduğunuz bir meclisin ihtilal meclislerinden farkı kalmaz. Yararı da en çok onlar kadar olur.

Bu nedenlerle 'kota' ve 'pozitif ayırımcılık' kavramlarına karşıyım. Çözüm, kadının iş hayatına daha fazla atılması, daha fazla ücretli, bağımsız çalışan haline gelmesinde yatmaktadır. Kota yönünde harcayacağımız çabayı seçim yasası, siyasi partiler yasası ve parti tüzüklerinin demokratikleştirilmesine harcamamız daha akılcıdır. Demokratikleşme sağlandığında, kadınlar da en azından iş hayatındaki ağırlıkları kadar ve arkalarında yer alan gücün kendilerine verdiği güvenle mecliste temsil olanağı bulurlar. Süs niteliğinde veya kota nedeniyle değil; orada bulunmak hakları olduğu için.

TBMM nin öyle kotalar, tehditler, yerli veya yabancı baskılar nedeniyle biçimlenmesini kabul edemem. Bundan belki de 250 yıl sonra ancak gerçekleşebilecek birşeyi (Bkz. Batı demokrasileri, orada bile olması gereken % 50 yok) bugünden zorlayarak yaratılacak dengesizliklerin topluma çıkacak faturasını hiç de ödemek istemem. Eğer bunun o kadar da haklı, doğru ve yararlı olduğunu düşünüyorsanız, buyrun bir kadınlar partisi kurun derim. Ama lütfen tüzüğüne dikkat edin; demokratik ve sürekli denetlenir olsun.

Umarım bu görüşüm imza sayınızı azaltmaz, çünkü çabanızın iyi niyete dayandığımdan kuşkum yok. Kolay gelsin.

Saygılarımla,