Mesajı Okuyun
Old 12-04-2007, 03:18   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
Esas: 1976/1
Karar: 1976/1
Karar Tarihi: 22.03.1976
ÖZET: Uyuşmazlık az önce de açıklandığı üzere dava açılmadan önce yapılan delilerin tespiti giderlerinin yargılama giderlerinden mi, yoksa müddeabihe ilave edilebilecek olan masraflardan mı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Davanın açılmasından önce, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 368-374. maddeleri uyarınca yapılan delillerin tespitine ilişkin giderlerin aynı kanunun 413-426. maddelerinde yer alan yargılama giderlerinden sayılacak ve bu tür giderler davanın müddeabihine ilave edilemeyecektir.
(1086 S. K. m. 368, 426, 374, 413)
Dava: Tekirdağ Barosu Avukatlarından Şükrü Güldoğan Yargıtay Birinci Başkanlığına verdiği 25.9.1975 günlü dilekçe ile dava açılmadan önce yapılan delillerin tespitine ilişkin giderlerin müddeabihe ilave edilerek dava edilebileceğini ve bu nedenle davaya Hukuk Dairesinin 9.7.1975 günlü ve 3932-3905 sayılı kararı ile delil tespiti dosyasının usulün 374. maddesi hükmünce esas dava dosyasının eki addolunması nedeniyle, dava açılmadan önce yaptırılan delillerin tespiti için katlanılan giderlerin usulün 423. maddesi kapsamına giren dava giderlerinden sayılacağı ve tespitte katlanılan giderlerin sonradan açılan bir davanın konusu olan şeye katılmadan az yukarıda sözü edilen usulün 374 ve 423. maddeleri gereğince ödetilmesi olanağı bulunan giderlerden olduğuna ilişkin Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin 12.2.1974 gün ve 335-572 sayılı kararları arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesini istemiştir.
Bu istek dolayısıyla yapılan araştırma sonunda; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.5.1959 günlü, 3/7-7 sayılı, Beşinci Hukuk Dairesinin 16.2.1965 günlü, 5525-762 sayılı, Onikinci Hukuk Dairesinin 9.4.1971 günlü, 3701/4112 sayılı ve Onüçüncü Hukuk Dairesinin 20.11.1973 günlü, 551/784 sayılı kararlarının da davadan önce yapılan delillerin tespiti için katlanılan giderlerin yargılama giderlerinden sayılacağı doğrultusunda bulunduğu görülmüş yukarıda tarih ve sayısı yazılı Üçüncü Hukuk Dairesi kararı ile Hukuk Genel Kurulu ve sayılan diğer Daire Kararları arasında uyuşmazlık olduğu 16.5.1973 gün ve 1730 sayılı Yargıtay Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Birinci Başkanlık Divanınca da saptanarak görüşülmesinin istenmesi üzerine, 22 Mart 1976 Pazartesi günü toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda birer örneği önceden gündemle birlikte kurul üyelerine dağıtılan ilgili dairelerin görüşlerini yansıtan yazılarla, kararlar okunup gerekli izahat alındıktan ve kararlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğuna mevcudun oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası görüşüldü:
Karar: Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinin kararına dayanak olarak ileri sürülen nedenleri gerek Daire Başkanlığının 18.12.1975 günlü; 334 sayılı yazısında ve gerekse içtihadı birleştirmenin görüşülmesi sırasında yapılan açıklamalara göre; muhakeme masrafları davanın açıldığı günden sonuçlanıncaya kadar yapılan masraflardır. Bu masraflar davanın açıldığı zaman belli olmadığından ve bilinemediğinden dava dilekçeside miktarının açıklanmasına ve müddeabihe ilave edilmesine imkan bulunamamaktadır. Oysa davanın açılabilmesi ve ileride ispat edilebilmesi için imkan hazırlamak maksadıyla yapılan delillerin tespiti giderlerinin dava açılırken miktar olarak belli olmasından HUMK.nun 1. maddesindeki dava açılıncaya kadar tahakkuk eden masraf ve teferruatından sayılması gerekir. Davacı delillerin tespiti giderlerini müddeabihe ilave ederek davasını açtığı takdirde bu giderlerin dava konusu yapılamayacağına dair bir usul hükmü bulunmadığından, böyle bir davanın mahkemece görülüp bir hükme bağlanması zorunluluğu vardır. Hatta delillerin tespiti yoluyla belli edilen bir zararın veya alacağın karşı tarafça kabul edilip derhal ödenmesi halinde ortada bir dava konusu kalmadığı ve sadece delillerin tespiti giderleri üzerinde anlaşmaya varılamaması hallerinde davacının yalnız delillerin tespiti giderlerini ayrı bir dava konusu yapması olanağı vardır. HUMK.nun 374. maddesi hükmünün anlamı ve amacı dağınık yerlerde yapılan delillerin tespitine ilişkin muamelat ve evrakın dava dosyasına konulması ve toplanmasından ibarettir şeklinde özetlemek mümkün bulunmaktadır.
Bu durumda öncelikle HUMK.nun 1. maddesi (Mahkemelerin vazifeleri teşkili mahakim kanunuyla belirlidir. Teşkil mahakim kanununda mahkemenin vazifesi müddeabihin kıymetine göre tayin edilmiş ise işbu kıymet; müddeabihin ikame edildiği gündeki kıymetine o zamana kadar tahakkuk eden faiz ve masraf ve teferruatı dahi ilave edilmek suretiyle aşağıda gösterilen kaideler mucibince hesap ve tayin olunur) hükmündeki o zamana kadar tahakkuk eden masraf ve teferruatı sözleri kapsamının tayin edilmesi ve bu maddede sözü edilen masraf ve teferruatı tabirine hangi tür masrafların dahil edilebileceğinin saptanması ve sözü edilen 1. maddede geçen masraf sözcüğünü, aynı Kanunun Onikinci faslında yer alan Masarafi Muhakeme deyiminden ayıran nedenlerin tespiti gerekmektedir. HUMK.nun 1. maddesindeki masraf ve teferruatından davacının davadan önce ve mahkeme dışında, mahkemeye başvurmaksızın kendi lehine olan bir işlem veya dava hakkının doğumu için kanuni zorunluluk nedeniyle ihtarname (protesto) ve buna benzer muameleler için yaptığı masraflar, masarifi muhakemeden ise bir hakkın ispatı ve davanın yürütülmesi için mahkeme aracılığı ile yapılıp ve dava sonunda mahkemece resen nazara alınması zorunlu, tarafların haklı ve haksız çıktıkları oranda tenkis ve taraflara yükletilebilen masraflar anlaşılmak gerekir.
HUMK.nun 1. maddesindeki masraf deyimi ile 413-426. maddelerinde yer alan masarifi muhakeme deyimini böylece nitelendirdikten sonra uyuşmazlığın esasını teşkil eden aynı kanunun 368-374. maddelerinde yer alan delillerin tespiti için yapılan giderlerin hangi tür giderlere dahil edileceğinin tayini hususunun çözümlenmesi gerekmektedir.
HUMK.nun 368. maddesi gereğince iki taraftan her biri görülmekte bulunan bir davada tetkikine sıra gelmemiş bulunan veyahut ileride ikame edeceği davada ileri süreceği bir hususun şahit, keşif, ehlihibre veya diğer deliller ile tespitini mahkemeden isteyebilir. Delillerin tespiti ister dava açılmadan önce, ister dava açıldıktan sonra yapılmış olsun, harç, tebligat, şahit, keşif, ehlihibre ürceti ve avukatlık parası gibi bir takım giderlerin istek sahibi tarafından peşinen ödenmesini icap ettirmektedir. Dava açıldıktan sonra davanın görüldüğü mahkeme aracılığı ile yaptırılan delillerin tespiti giderlerinin dava giderlerinden olduğundan uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık az önce de açıklandığı üzere dava açılmadan önce yapılan delilerin tespiti giderlerinin yargılama giderlerinden mi, yoksa HUMK.nun 1. maddesinde sözü edilen ve müddeabihe ilave edilebilecek olan masraflardan mı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. HUMK.nun 423. maddesinin birinci fıkrasında masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan şeylerdir denildikten sonra 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. bentlerinde masarifi muhakemeye dahil bulunan giderler sıralanmış, bu arada harç, keşif, şahit ehlihibre ve avukatlık ücretleri de sayılmıştır ki, bunlar delillerin tespitinde de mahkeme aracılığıyla yapılan giderlerle tam bir benzerlik göstermektedir. Aslında dava sırasında yapılması gereken delil toplanması işleminin, ileride ikame edilecek davada dermeyan olunacak bir hususun, sonradan kaybolma veya elde edilememesi gibi nedenlerle daha önceden, delillerin tespiti yoluyla toplanması ve bunun için bazı giderlere katlanılması bu giderlerin sırf davadan önce yapıldığı nedeniyle dava giderler dışında bırakılmasını gerektirmez.
HUMK.nun 374. maddesine göre delillerin tespiti için ifa ve düzenlenmiş bilumum muamelat ve evrakı havi dosya esas dava dosyasının eki addolunmakla, delillerin tespiti işleminin davadan önce veya davadan sonra yılmış olmasına bakılmaksızın davanın bir parçası ve davanın içinde sayılacağı ifade edilmek istenmiştir. Bu nedenlerle delil tespiti giderlerinin dava giderlerinden sayılması zorunluluğu vardır. Avukatlık ücret tarifeleri gereğince, delillerin tespiti işlemlerinde ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere takdir edilecek olan avukatlık parasının 423. maddenin 6. sırasında yazılı bulunan vekil ücretinden ayrı tutmaya da imkan yoktur. Öte yandan delil tespiti kararlarının ilam niteliği olmadığından delil tespiti giderlerinin bu kararla müstakillen takip konusu yapılmasına veyahut gerek müddeabihe ilave suretiyle, gerekse ayrı bir dava konusu yapılarak tahsil edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Delil tespiti giderlerinin müddeabihe ilave edilmesinin kabulü halinde bir çok kötü niyetli kimselerin kötüniyetle yaptıracakları, delil tespiti nedeniyle yapacakları masrafı dava değerine eklemek suretiyle müddeabihi kabartarak bazı kanun yollarından yararlanma imkanları sağlamak fırsatı elde etmelerine, bir boşanma davası yanında bir de davadan önceki delil tespiti nedeniyle yapılan giderlerin tahsili isteği davası bulunması gibi olumsuz durumlara meydan verilmesine, haksız fiile ilişkin bir tazminat davasında müddeabihin bir bölümünde haklı çıkan davacı hakkında o davadan önce yaptırdığı delil tespit nedeniyle katlandığı gerçek giderleri müddeabihe ilave ederek dava etmiş olması halinde müddeabihin bir bölümüne, delil tespiti giderlerinin tümüne hüküm vermek gibi çelişik bir sonucun doğmasına ve buna benzer sakıncalı durumların meydana gelmesine sebebiyet verilmiş olur. Bütün bu nedenlerledir ki dava açılmadan önce yapılan delillerin tespiti giderlerinin müddeabihe ilave edilmesi imkanı bulunmayan, HUMK.nun 413-426. maddeleriyle düzenlenen dava giderlerinden sayılması gerekmiştir.
Sonuç: Davanın açılmasından önce, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 368-374. maddeleri uyarınca yapılan delillerin tespitine ilişkin giderlerin aynı kanunun 413-426. maddelerinde yer alan yargılama giderlerinden sayılacağına ve bu tür giderlerin davanın müddeabihine ilave edilemeyeceğine, ilk toplantı günü olan 22 Mart 1976 günü üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verilmiştir.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************