Mesajı Okuyun
Old 10-04-2007, 00:28   #6
Av.Hikmet ÖZLÜ

 
Varsayılan Cari hesap kesilmeden icra takibi yapılamayacağına ilişkin bir karar

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1988/10067
K. 1989/2386
T. 20.4.1989
• ALACAK - BORÇ ( Cari Hesap Kesilmeden )
• CARİ HESAP SÖZLEŞMESİ ( Kapsamı )
• CARİ HESABIN SONA ERME ŞARTLARI
2004/m.67
6762/m.87,95,96
ÖZET : TTK.`nun 87 ve devamı maddeleri uyarınca cari hesap sözleşmesi, hesap kesilmeden alacak talep edilmeyeceğine dair bir anlaşmadır. TTK.`nun 95. maddesi uyarınca cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiç biri alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak mukavelenin sonundaki hesabın kesilmesi tayin eder. Aynı Yasanın 92. maddesi uyarınca hesap devresi hakkında mukavele veya ticari teamül yoksa her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Tesbit edilen bakiyeyi gösteren cetveli alan taraf aldığı tarihten itibaren bir ay içinde noter marifetiyle veya taahhütlü bir mektupla veya telgrafla itirazda bulunmazsa bakiyeyi kabul etmiş sayılır. TTK.`nun 96. maddesi uyarınca da cari hesap mukavelesi;kararlaştırılan müddetin bitmesi, bir müddet kararlaştırılmadığı takdirde tarafların birinin feshi ihbar etmesi ile sona erer.
DAVA: Taraflar arasındaki davadan dolayı, İstanbul Dördüncü Asliye Ticaret Mahkemesi`nce verilen 19.10.1988 tarih ve 234-950 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, müvekkilinin 1.1.1984 tarihli genel satış sözleşmesi ve aynı tarihli cari hesap mukavelesi uyarınca davalı A.Ş.`te mensucat ürünleri satıp teslim ettiğini, davalılardan M.`un bu sözleşmelerde müteselsil kefil bulunduğunu, müvekkilinin 1986 yılı Mart ayı sonu itibarıyla davalıdan 34.427.364.- TL. olarak asıl mal bedeli ve vade farkından doğan alacağı bulunduğunu, bu miktar üzerinden davalı hakkında yapılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini iddia ederek davalılar itirazlarının iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, taraflar arasındaki cari hesap işlemleri kesilmeden ve sözleşme hükümlerine göre borç muaccel hale gelmeden takibe tevessül edildiğini, cari hesap mukavelesine göre delil sözleşmesi niteliğinde bulunan davalı defterlerinin esas alınacağı kaydına rağmen davacı defterlerinin tasdiksiz olduğunu ve bu nedenle delil olamayacağını, sözleşmede % 5 vade farkı uygulanacağının belirtildiği halde davacının 15.4.1985 tarihinden itibaren % 6 vade farkı uygulamasının doğru olmadığını, ayrıca vade farkına tekrar vade farkı uygulanmasının sözleşmeye aykırı olduğunu müvekkilince ödenen 10.596.791,60.- TL.`nın borçtan düşülmesi gerektiğini, esasen müvekkilinin davacıya borçlu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, bilirkişi raporlarına ve toplanan kanıtlara nazaran alınan her iki bilirkişi raporu ile davalının 34.814.524,24.- TL. borçlu bulunduğu, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olup, davalının sonradan ödediğini belirttiği 10.560.000.- TL.nın bankaya yatırılmış ise de davacı tarafından alınmadığı ve fiilen eline geçmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle takip tarihi itibariyle 34.427.364.- TL alacak üzerinden davalı itirazının iptaline ve bu alacağın % 15 nisbetinde inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında 1.1.1984 tarihli genel satış ve cari hesap sözleşmeleri düzenlenmiştir. Bu sözleşmelerin cari hesap sözleşmesi olduğu hususunda taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. TTK.`nun 87 ve devamı maddeleri uyarınca cari hesap sözleşmesi, hesap kesilmeden alacak talep edilmeyeceğine dair bir anlaşmadır. TTK.`nun 95. maddesi uyarınca cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiç biri alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak mukavelenin sonundaki hesabın kesilmesi tayin eder. Aynı Yasanın 92. maddesi uyarınca hesap devresi hakkında mukavele veya ticari teamül yoksa her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Tesbit edilen bakiyeyi gösteren cetveli alan taraf aldığı tarihten itibaren bir ay içinde noter marifetiyle veya taahhütlü bir mektupla veya telgrafla itirazda bulunmazsa bakiyeyi kabul etmiş sayılır. TTK.`nun 96. maddesi uyarınca da cari hesap mukavelesi;kararlaştırılan müddetin bitmesi, bir müddet kararlaştırılmadığı takdirde tarafların birinin feshi ihbar etmesi ile sona erer. [/b]Taraflar arasındaki cari hesap mukavelesi başlıklı sözleşmenin 3. maddesi uyarınca, bu cari hesap mukavelesinin müddetinin imza tarihinden itibaren bir yıl geçerli olduğu, taraflar bir ay önceden feshi ihbar etmedikleri takdirde sözleşmenin bir yıl temdit edilmiş olacağı, 7. maddesinde ise bu cari hesap mukavelesinde zikredilmeyen hususlar hakkında TTK.`nun 87 ve müteakip maddeleri hükümlerinin tatbik olunacağı kabul edilmiştir. [/b]Yukarıda açıklanan TTK. hükümlerine ve taraflar arasındaki 1.1.1984 tarihli sözleşme hükümlerine göre, davacı yanca sözleşme süresinin bitmesi veya feshi ihbar ile cari hesap sözleşmesinin sona erdirildiği kanıtlanamamıştır. Bu nedenle icra takip tarihinde, takip konusu alacak muaccel hale gelmemiştir. Dava İİK.`nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olup, takip tarihi itibariyle borç muaccel hale gelmediğinden davalıların icra takibine yapmış bulundukları itirazları haklıdır. Taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesinin feshi ihbar ile sona erdiği, davacı alacağının muaccel hale geldiği davacı yanca kanıtlanamadığı ve bu nedenle davalılar takibe itirazlarında haklı oldukları halde ve bu durumda davanın reddi gerekirken, açıklanan bu hususlar nazara alınmadan mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 20.4.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.