Mesajı Okuyun
Old 07-06-2006, 20:28   #47
Merhaba

 
Varsayılan

Bu günkü gazetelerde yine bu forum alanına taşınmış bir haber var.
18 yaşında evlendirilen genç kız, bakire olmadığı gerekçesiyle gerisin geri baba evine gönderiliyor ve yine bu gerekçeyle abisi tarafından kurşunlanıyor. Üstelik eniştesi tarafından tecavüze uğramış bir genç kız.

Tabii ki herkes istediği gibi düşünebilir. Fakat bu çağ dışı zihniyeti taşıyanlara, ne benim burada yazacağım karşıt görüşler bir şey ifade edecektir, ne de hemen her gün okuduğumuz yukarıdaki benzer vahşet haberleri, bu beyin tortularını bir nebze olsun değiştirmeye yetecektir.

Elbette erkeklerin çoğunluğu “bekaret” konusunu “erkekliklerinin kutsal gururu” olarak düşünüyor. Ama her nasılsa bu “kutsal gurur”, evlilik öncesi olabildiğince fazla ilişkiyle şişinip, evlilik sürecinde de dışarıda ilişkiler yaşamaktan kaçınmıyor, bunu kendisi için “doğal bir hak” olarak görüyor.

Ondandır ki, bu ülkede aile içi şiddetin her türlüsü had safhadadır. Bu şiddetin kapsamında, kadınlara ve çocuklara fiziksel şiddetten cinsel şiddete ve hatta enseste, töre denilen sorgulanmamış ilkelliğe dayanarak cinayete ve intahara zorlamalara kadar her türlü insanlık dışı vahşet uygulanıyor.

Çoğunluğun böyle düşünüyor olmasını, bu düşünceyi savunmaya bir malzeme olarak kullanmak ve bu düşüncenin doğruluğunu böyle bir kriterle desteklemek, yine bizim çoğunluğumuza özgü “türk işi kıvrak zekayla” bağlantılı olsa gerek.

Kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınların hala daha insan haklarının bir çoğundan mahrum bırakılmış olmasının temelinde de, yine bu ilkellikte düşünen “erkeklerin” çoğunlukta olması gerçeği yatıyor.

Onlar ki bencildirler…
Onlar ki kendilerine güvensizdirler.
Onlar ki “insanın öncelikle kendisine karşı saygılı olması” kavramıyla hiç tanışmamışlardır.
Onlar ki iki yüzlüdürler.
Onlar ki korkaktırlar.
Ve onlar ki “erkek” tirler.
Ve onlar gücü kendi ellerinde isterler, insanların eşitliğini bu nedenle reddederler.
Onlar kadını ve hatta kendi çocuklarını boyundurukları altında tutmak isterler.

Ondandır ki, yüz binlerce kadın, hiçbir ekonomik güvenceleri olmadığı halde, bu şiddetten kurtulabilmek için, ya kadın sığınma evlerine baş vurmakta , ya da her türlü mağduriyeti göze alarak boşanmak zorunda kalmaktadır.

Ondandır ki, her yıl yüzlercesi “ erkeğin o kutsal namusu!!!” adına cinayetlere kurban gitmekte, ya da intahar etmeye zorlanmaktadır.

Kendilerine “ erkek olmaktan ötürü doğal hak” olarak gördüklerini, kadınlar için “kadın olduklarından ötürü” yasaklayan ayırımcı düşünce sahipleri, aynı zamanda ülke olarak içinde bulunduğumuz “geri kalmışlığın” da en önemli sebebidirler. Taşıdıkları kartvizitse, her ne olursa olsun, ancak benzer düşünce sahipleri için bir algı yanılgısı ve bir maskedir.

Merhaba.