Mesajı Okuyun
Old 23-08-2010, 10:04   #3
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan erdal düzgün
bu ülkede ağırlaştırılmış müebbet hapis gerektiren suç şüphesi altında ki kişilerin tutuksuz yargılandığı ülkemizde bu durumun hakkaniyete uygun olmadığı alenidir.


Öncelikle lütfen böyle cümleler kurmayın.Çünkü biz gazeteci ya da esnaf ya da iş adamı değiliz yani yakınma mevkiinde değil çözüm mevkiindeyiz.Yargılamanın bir sujesi hatta bence en önemli sujesi olarak biz böyle dertlenirsek millet ne yapsın ?



Bildiğiniz üzere tutuklama ; suçluluğuna ilişkin kesin karar verilmeyen kişinin özgürlüğünün kaldırılmasıdır.
Tutuklama ceza olmayıp delillerin karartılması veya şüpheli ya da sanığın kaçmasına mani olmak üzere uygulanan bir önlemdir.Eğer dosyadaki tek eksik adli tıp raporuysa , müvekkilinizin mezkur kurumu etki altında bırakamayacak olduğunu gülümseyerek belirtin heyete.Kaçmaya yönelik olarak da kaçmanın ; önemli bir mali güç gerektirdiğini izah edin.Bunun yanında elbette tutuklama tedbiri kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması halinde uygulanabilir.
Olaylara ve somut delillere dayanmayan bir değerlendirme tutuklamaya mesnet teşkil edemez.
CMK 170’e göre toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde davanın açılması mümkündür.
Madde suçun işlenmesi hususunda yeterli şüphe varsa dava açılabilir diyor , sanık tarafından işlendiği hususunda şüphe aranmıyor.Yani davanın açılmış olması suçun o sanık tarafından gerçekleştirildiği anlamına gelmez sadece bir suçun işlenmiş olduğunu gösterir.Kaldı ki suç işlenmesi konusundaki yeterli şüphe dava açılması için yeterli iken tutuklama için yeterli şüphe yeterli olmayıp kuvvetli şüphe gerekmektedir.Yani davanın açılmış olması tutuklama için yeterli bir durum değildir.
Sanığın suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesi yoksa suçun ağırlığı önem taşımamaktadır ve yargılamanın tutuksuz yapılması gerekir.
Asıl olan kişinin hakkında verilecek hükmün kesinleşmesine kadar kişinin suçsuz olması ve yargılamanın tutuksuz yapılmasıdır.
Ancak eldeki delillere nazaran sanığın mahkum olması kuvvetle muhtemel ise tutuklama kararı verilmelidir.( Ancak sanık aylardır tutuklu ise ve hala mahkumiyet verilmemişse demekki elde kuvvetle muhtemel delil yoktur)
Geleceğe yönelik , olasılıklara bağlı tutuklama kararı verilemez.Yani ortada suç delili olmadığı halde gelecekte delil elde edilebilir ihtimaliyle tutuklama kararı verilemez.
Sulh Ceza ve Asliye Ceza Mahkemesinin görevine giren suçlarda tutukluluk süresi en çok 6 aydır ancak bu süre zorunlu hallerde gerekçe gösterilerek 4 ay daha uzatılabilir.
Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok 2 yıldır bu süre zorunlu hallerde gerekçe gösterilerek 3 yıl uzatılabilir ve toplam 5 yıl tutuklu kalınabilir.
Yakalanan kişinin suç işlediğinden şüphelenilmesine yol açan nedenlerden söz etmek tutuklama kararının olmazsa olmaz koşuludur.
CMK’ya göre ; şüpheli ya da sanığın kaçması , saklanması ya da kaçacağı şüphesinin uyandıran somut olguların varlığı , delileri karartması ya da tanık mağdur ya da başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunulması durumunda tutuklamanın yapılabileceği yine şüpheli ya da sanığın işlediği suçun sadece 7 seneden fazla ceza gerektirmesi durumunda kişinin tutuklanabileceği aynı şekilde tutuklama nedenlerinin CMK’nın 100.maddesinin 3.başlığında liste halinde düzenlendiği , listeye göre TCK’da yer alan soykırım ve insanlığa karşı suçlar , kasten öldürme , işkence , cinsel saldırı , çocukların cinsel istismarı , uyuşturucu ya da uyarıcı madde imal ve ticareti , suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu , devletin güvenliğine karşı suçlar , anayasal düzene karşı ve bu düzenin işleyişine karşı suçların yanı sıra .. gibi ağır suçlarda tutuklamanın yapılabileceği bu itibarla CMK’nın 100. maddesinde tutuklamanın sınırlandırılmasına ilişkin düzenleyici hükümleri göz önüne alınarak tutuksuz yargılamanın kural haline geldiği aynı şekilde TCK ve CMK’nın çerçevesinde her iki yasanın bireyi öne çıkaran özgürlükçü anlayışı çerçevesinde tutuklamanın çok sıkı koşullara bağlanmış ve tutuklama müessesesine karşı seçenek olarak adli kontrol uygulanmasının da getirildiği bu itibarla artık bir tutuklama nedeni var sayılsa bile tutukluluk yerine kişinin adi kontrol altına alınabileceği ya da kanunda tutuklama yasağı öngörülen durumlarda dahi adli kontrole karar verilebileceği bu itibarla mahkemenizce her iki yasanın ruhundan yola çıkarak kişi özgürlüğünün kural , tutuklamanın istisna oluşu gerçeği gözetilerek tutukluluk ile ilgili karar verilmelidir. Ayrıca ; Gültaş , Parlar-Hatipoğlu'ndan yardım alabilirsiniz.