Mesajı Okuyun
Old 09-01-2009, 20:29   #5
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/3245

K. 2006/4318

T. 17.4.2006

• DAVALININ RIZASI ( Davadan Feragat Davalının Rızasına Bağlı Olmadığı Halde Davacının Davayı Geri Alabilmesi İçin Davalının Rızasının Şart Olduğu - Elatmanın Önlenmesi )

• DAVAYI GERİ ALMA ( Davacı Talep Sonucundan Vazgeçmemekte Sadece Davasını Geri Almakta ve Onu İleride Tekrar Açabilme Hakkını Saklı Tuttuğu - Oysa Feragatte Davacı Dava Konusu Yapmış Olduğu Haktan Feragat Ettiği )

• FERAGAT ( Davadan Feragat Davalının Rızasına Bağlı Olmadığı Halde Davacının Davayı Geri Alabilmesi İçin Davalının Rızasının Şart Olduğu - Elatmanın Önlenmesi )

• DİLEKÇEYİ GERİ ÇEKME ( Bu İfade Teknik Nitelikte Feragat Olmadığı - Elatmanın Önlenmesi )

• KESİN HÜKÜM ( Elatmanın Önlenmesi - Önceki Karar Taraflara Tebliğ Edilip Şeklen Kesinleştirilmemiş Olduğundan Kesin Hükümden Söz Edilemeyeceği )

• ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Elatma Haksız Eylem Olduğundan Yenilendikçe ya da Sürüp Gittikçe Mülkiyet Hakkı Sahibi Her Zaman Dava Açabildiği )

1086/m.185,237,95

4721/m.683

ÖZET : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davayı geri almada, davacı talep sonucundan vazgeçmemekte, sadece davasını geri almakta ve onu ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır. Oysa feragatte, davacı dava konusu yapmış olduğu haktan feragat etmektedir.
Davacı feragat etmiş olduğu davayı tekrar açamaz, açarsa davalının kesin hüküm itirazı ile karşılaşır ve dava reddedilir. Ayrıca davadan feragat davalının rızasına bağlı olmadığı halde, davacının davayı geri alabilmesi için davalının rızası şarttır.
Olayda, davacı önceki davada "dilekçeyi geri çekiyorum" ifadesini kullanmış olup bu ifade teknik nitelikte değildir. Ayrıca, önceki karar taraflara tebliğ edilip, şeklen kesinleştirilmemiş olduğundan kesin hükümden sözedilemez.
Ayrıca, elatma haksız eylem olduğundan yenilendikçe ya da sürüp gittikçe mülkiyet hakkı sahibi her zaman dava açabilir. Kesin hüküm ancak hüküm anındaki durumu tespit edecek olup hükümden sonraki döneme etkili olmadığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 2322 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan 123 m2'lik yer satın aldığını, davalının taşınmazına 33 m2 tecavüzde bulunduğunu ileri sürüp elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı, davacının daha önce aynı konuda açtığı davanın feragat nedeniyle retle sonuçlandığını, kesin hüküm oluştuğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, Kadıköy Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/866-935 sayılı kararının kesin hüküm oluşturduğu, anılan davada davacının aynı taşınmaz için elatmanın önlenmesini istediği ancak davasından dilekçe ile vazgeçtiği, vazgeçmenin davalı tarafından da kabul edildiği, bunun üzerine vazgeçme nedeniyle davanın reddedildiği, kesin hüküm oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten, taşınmazın taraflar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, kesin hükme esas alınan davanın aynı taşınmaz için açıldığı, davacının ""dava açmıştır akrabam olduğu için pişmanlık duydum, verdiğim dilekçeyi geri çekiyorum"" içerikli 15.10.1999 günlü dilekçesi üzerine davanın feragat nedeniyle reddedildiği tartışma konusu değildir.
Bilindiği üzere; davayı geri almada ( davacının takibinden vazgeçilmesinde ) davacı talep sonucundan ( yani dava konusu yaptığı hakkından ) vazgeçmemekte ( feragat etmemekte ) sadece davasını geri almakta ve onu ilerde tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır. Oysa feragatta davacı dava konusu yapmış olduğu haktan feragat etmektedir. ( vazgeçmektedir. )
Davacı feragat etmiş olduğu davayı tekrar açamaz; açarsa davalının kesin hüküm itirazı ile karşılaşır ve dava reddedilir. ( HUMY. 95/1-237 ) Bundan başka davadan feragat davalının muvafakatına ( rızasına ) bağlı olmadığı halde, davacının davayı alabilmesi için davalının rızası şarttır. ( HUMY. 185/1 )
Somut olaya bu ilkeler ışığında bakıldığında davacının önceki davadaki beyanı davadan feragat anlamında olmayıp, davanın yeniden açılacağı anlamını taşımaktadır. Nitekim duruşmada hazır olan davalı vekili davanın feragat nedeniyle reddine karar verilsin taraflar arasında uyuşma sağlanmıştır"" şeklinde bu geri almaya karşı çıkmadığını dile getirmiştir. Tarafların kullandığı ""geri çekiyorum"" ""feragat"" sözcükleri teknik nitelikte değildir, gerçek iradeleri yansıtmamaktadır. Kaldı ki, önceki karar taraflara tebliğ edilip, şeklen kesinleştirilmemiş olduğuna göre, bu aşamada kesin hükümden söz etme olanağı da yoktur.
Öte yandan, elatma fiili ( eylemi ) bir olgu bir vakıadır. TMY 683. maddesi bir şeye malik olan kimseye o şeyi elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilme ve her türlü haksız elatmanın önlenmesi davası açabilmek hakkını vermektedir. Özet olarak öğretide, ""zilyet bulunmayan malikin, malik olmayan zilyet aleyhine açtığı davadır..."" ( actio Reivindicatio ) biçiminde tanımlanan istihkak davasında da kuşkusuz kesin hüküm oluşmaktadır. Ancak, kesin hüküm var denilebilmesi için istihkak davası sonunda verilen hüküm ile yalnızca bir malın davacıya teslimi gerektiğinin veya hukuki bir nedenden dolayı o malın davacıya teslim edilmesi gerekmediğinin o davanın tarafları arasında kesin hüküm halini alması gerekir.
Ayrıca, elatma haksız eylem olduğundan yenilendikçe ya da sürüp gittikçe mülkiyet hakkı sahibi her zaman dava açabilir. ( actio Negatoria ) Kesin hüküm ancak hüküm anındaki durumu tespit eder. Hükümden sonraki döneme etkili değildir.
Hal böyle olunca işin esası incelenip varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nın 428. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.