Mesajı Okuyun
Old 04-07-2006, 18:56   #2
YILMAZ GÜNEYTEPE

 
Varsayılan bilirkişi çoğu zaman bağımsız da değil!

Bilirkişiliğin abartıldığı ve yargının mayasını bozduğu acı bir gerçek. Bu konuda hilmiseker adlı yorumcuya aynen katılıyorum. Devlet kurumlarının taraf olduğu davalarda bilirkişilerin açıkça haksız raporlar düzenlediği de bir gerçektir. Örneğin trafik kazalarında yol bozukluğu ve işaretlemelerden kaynaklanan kazalara sık rastlanır. Ancak bilirkişiler her nedense belediyelere veya karayollarına kusur vermezler(verilenler varsa da istisnadır). Sadece kazayı yapan şahıslara verirler.Bu konuda Emniyet Genel Müdürlüüğnün, şubelerine, kurumlara kusur verilmemesini belirten genelge gönderildiğini duydum. Bu ne hazin bir durumdur. Kazanın oluşumuna yoldaki çukur yada yolun ortasındaki çıkıntılı kanalizasyon kazanı sebep olacak Polis memuru da gelecek kazaya "el koyarak!" "sürücünün hava yol ve görüş şartlarına göre hızını ayarlaması gerektiği" gibi yuvarlak bir ifadeye göre sürücüye tam kusur izafe edecek. Bunu hangi akılla yada hukukla izah edeceğiz? Kazaya "el koyan!" kolluğun kusur izafe edemeyeceği sadece ölçümler yapıp delil toplamakla yükümlü olduğu gerçeğine karşılık yıllarca kolluk kusur izafe etti ve mahkemelerde ilk tutulan bu tespit tutanaklarını esas kabul ettiler...
Bazı davalarda bilirkişinin gerekli olup olmadığı tereddüt yaratır ama yine de bilirkişisiz olmaaaaaaazzz!! çözüm çok pratiktir.. ve mahkeme kalem katibi yada kalem müdürü bilirkişi yapılır...daha sayayım mı? çoooookkkk