Mesajı Okuyun
Old 29-03-2007, 19:23   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/21-329
K. 2004/356
T. 9.6.2004
• İBRANAMENİN GEÇERLİLİĞİ ( İş Kazası Sonucu Maluliyet Nedeniyle Doğan Tazminat Alacaklarının Ödendiğine İlişkin Genel İfadeler Taşıyan )
• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET NEDENİYLE DOĞAN TAZMİNAT ALACAKLARININ ÖDENDİĞİNE İLİŞKİN İBRANAMENİN GEÇERLİLİĞİ ( İbranamede Genel İfadelerle İşçinin Hakettiği Tazminatların Ödendiğinin Belirtilmiş Olması )
• TAZMİNAT ALACAKLARININ ÖDENDİĞİNE İLİŞKİN İBRANAMENİN GEÇERLİLİĞİ ( İş Kazası Sonucu Maluliyetten Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Talebi - İbranamede Genel İfadelerle İşçinin Doğan Tazminatlarının Ödendiğinin Belirtilmiş Olması )
• GENEL VE SOYUT İFADELER TAŞIYAN İBRANAMENİN GEÇERLİLİĞİ ( İş Kazası Sonucu Maluliyetten Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Talebi - İbranamede Yapılan Ödemenin İşçinin Zararı Karşılığı Tazminat Olduğunun Belirtilmiş Olması )
4721/m.2
1475/m.11
ÖZET :1-Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece ibranameye dayanarak dava reddedilmiş, Yargıtay özel dairesince meydana gelen iş kazası sonucu %14 oranında malul kalan davacı işçiye taraflarca imzalanan 20.5.1996 tarihli belge ile zararı karşılığı 2.000.000.000 TL. tazminatın davalı işveren tarafından ödendiğine ilişkin belge içeriğinden ödemenin hangi tazminat türüne ( maddi-manevi ) ait olduğu belli olmadığı gibi, aidiyete ilişkin miktarlarda da belirginlik bulunmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Yerel mahkemenin direnme kararı yerinde bulunduğundan, onanması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "maddi-manevi, tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 12.İş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 11.11.2003 gün ve 2003/18 E,- 1770 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesi'nin 12.02.2004 gün ve 2003/11333-2004/1027 sayılı ilamiyle; ( ...Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, 20.5.1996 tarihli ibranameyi esas alarak davanın tümde reddine karar vermiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun görülmemiştir.

Bilindiği gibi "ibra", alacağın tasfiyesini içeren tasarrufi bir sözleşmedir. Konuyla ilgili doğrudan amir bir hüküm bulunmaması nedeniyle sorunun çözümlenmesinin ( ibranın ) doğruluk ve güven kuralına aykırı olmaması gerektiği gerçeğine sıkıca sarılarak sorunun hallinde yarar vardır. Bu bağlamda, M.K.'nun 2/1,2 hükmüne aykırılık, bir itiraz niteliğindedir ve her zaman ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de yargılamanın her aşamasında doğrudan ( re'sen ) nazara alınabilir.

Somut olayda, 17.4.1996 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %14 oranında malul kalan davacı işçiye taraflarca imzalanan 20.5.1996 tarihli belge ile zararı karşılığı 2.000.000.000 TL. tazminatın davalı işveren tarafından ödendiği iddia edilmektedir. Belge içeriğinden ödemenin hangi tazminat türüne ( maddi-manevi ) ait olduğu belli olmadığı gibi, aidiyete ilişkin miktarlarda da belirginlik yoktur.

Maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda kesin fikir sahibi olması mümkün olmayan işçinin olaydan çok kısa bir süre sonra verdiği genel ve soyut bir açıklamayı içerdiği kuşkusuz olan ibranameyi tümden geçerli saymak, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan "işçinin korunması temel ilkesi" ne de uygun düşmeyecektir. Bu düşüncelerle kural olarak bu şekilde düzenlenmiş ibranamenin maddi tazminatı kapsadığı ve manevi tazminatı içermediği kabul edilmelidir.

Ancak, mahkemenin maddi tazminatın belirlenmesinde kabul ettiği yöntem, Yargıtay uygulamasına göre doğru kabul edilebilirse de, açıklanan bu temel ilkeler karşısında, çelişkili tanık bildirimleri, ödeme içeriğinin maddi veya manevi tazminatı veya tedavi giderlerini ve işçilik haklarını da içerip içermediği gibi hususlar açıklığa kavuşturulmadan maddi tazminat tutarının belirlenmesi ve giderek manevi tazminatın dahi reddedilmek suretiyle sonuca varılması Medeni Yasanın açıkladığı manadaki hakkaniyet kurallarına da uygun değildir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın tamamının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09.06.2004 gününde ilk görüşmede nisap sağlanamadığından ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

yarx