Mesajı Okuyun
Old 21-05-2012, 18:36   #3
av.buğra

 
İnceleme

aşağıdaki kararı irdelemekte fayda var zannediyorum ...iyi çalışmalar..


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 28.05.2008 T., 2008/12-404 E., 2008/395
K: "Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Lüleburgaz İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen
04.07.2007 gün ve 2007/190-179 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 19.11.2007 gün ve
2007/18744-21484 sayılı ilamı ile;

( ... Alacaklı Necatin Mutluer vekili
tarafından borçlular Salih Mencik ve İlhan Yenigün haklarında kambiyo
senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçilmiştir. Borçlulara
gönderilen örnek 163 numaralı ödeme emrinin 09.12.2004 tarihinde Salih Mencik'in
( bizzat kendisine ) tebliğ edildiği ve adı geçenin 06.12.2004 tarihinde
İcra Müdürlüğüne başvurarak mal beyanında bulunduğu tespit edilmiştir. Bu
dilekçede borçlu, kendi adını ( Faik Mencik ) olarak yazmış ve takip talebi ve
ödeme emrinde yer alan Salih Mencik'in kendisi olmadığı biçiminde şikayette
bulunmadan ve hakkındaki takibi benimseyerek bu takipte haczedilen mallar
yönünden satışın durdurulmasını istemiştir.
Borçlunun gerek mal beyanı
dilekçesinde, gerekse İcra Mahkemesine verdiği 04.07.2007 tarihli dava
dilekçesinde Salih Mencik'in kendisi olmadığı ve farklı kişi hakkında
takip yapıldığı yönünde bir şikayeti yoktur. Bu durumda alacaklı
vekilinin 17.1.2005 tarihinde icra dosyasında talep açarak Faik Mencik
yerine borçlunun adının sehven Salih Mencik şeklinde yazıldığı yönündeki
beyanının kabulü gerekir. Anılan MADDİ HATANIN her zaman
düzeltilmesi mümkündür. Aksinin kabulü haczin kaldırılması ve diğer
alacaklıların öne geçmesi... v.s. gibi hak kaybına neden olur.
O halde,
Mahkemece işin esası incelenerek satışın durdurulması istemi hakkında olumlu
olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir... ),
Gerekçesiyle bozularak
dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece
önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme
kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı
iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında
açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel
Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve
yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel
Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi
gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
28.05.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi."