Mesajı Okuyun
Old 25-05-2020, 16:54   #3
BirHukukcu___

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SERTANn
İdari Yargı'da açılacak tazminat davalarında (tam kaza davalarında) zamanaşımı süresi, 2577 sayılı İdari Yargılama Yasası'nın 13.maddesine göre, zarara uğrayanların haksız ve hukuka aykırı eylemi öğrenmelerinden başlayarak (1) yıl ve herhalde eylem gününden başlayarak (5) yıldır.

"Tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır."Şeklindeki Borçlar Kanunu 72/2.maddesi hükmü İdari Yargıda tatbik edilmemektedir.Aşağıdaki karara konu olayda yaralamalı bir tren kazası söz konusudur.Danıştay'ın 30 gün içerisinde idari yargıda dava açılabilmesinin ilk şart olarak Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davanın 2577'de öngörülen 1 ve 5 yıllık sürelerde açılmış olmasını aradığı kanaatindeyim.


"Kayseri 1. İdare Mahkemesi'nce, davacılar tarafından adli yargıda açılan dava görev noktasından reddedilerek 10.2.2014 tarihinde kesinleştiğinden; kesinleşme tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 28.3.2014 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesi ile davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacılar tarafından hukuka aykırı olduğu iddia edilen anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesinde ''1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. 2. Görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz.'' kuralı getirilmiş, 9. maddesinde '' 1. Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. 2. Adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.'' hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların anne ve babasının 22.6.2009 tarihinde Ankara-Kayseri istikametinde seyir halinde iken tek taraflı olarak trafik kazası geçirdikleri ve hayatlarını kaybettikleri, davacılar tarafında oluşan zararların tazmini istemiyle adli yargı yerinde açılan davada, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31.10.2012 tarih ve E:2012/658, K:2012/601 Sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, görev ret kararının Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.9.2013 tarih ve E:2013/12418, K:2013/14277 Sayılı kararı ile onandığı ve aynı dairenin 10.2.2014 gün ve E.2013/18080, K.2014/1961 Sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddi ile sözkonusu görev ret kararının 10.2.2014 tarihinde kesinleştiği görülmekte ise de; karar düzeltme isteminin reddine dair karar davacı vekiline 28.2.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup bakılan dava ise 28.3.2014 tarihinde açılmıştır.

Bu durumda; davacı tarafından adli yargıda açılan dava görev sebebiyle reddedilerek 10.2.2014 tarihinde kesinleştiği ancak bu kesinleşme kararının davacı vekiline tebliğinden itibaren otuz gün içinde dava açan davacının süresinde tam yargı davası açtığının kabulüyle davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, açılan davada süre aşımı sebebiyle reddi yönündeki mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
DANIŞTAY 15. DAİRE 2014/6665Esas.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesinin 1. fıkrasında, çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği; görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği; 2. fıkrasında ise, adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra 1. fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabileceği kabul edilmiştir.

Aynı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılabileceği hükme bağlanmış; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, 1. fıkrada öngörülen idareye başvurma şartının aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, İzmir İli, Buca İlçesi, Namık Kemal Caddesi hemzemin geçidi yanında 12.3.2003 tarihinde meydana gelen tren kazasında yaralanan ...'in 13.6.2003 tarihli sağlık kurulu raporu ile %50 oranında işgücü kaybına uğradığının tespit edildiği, bu olayla ilgili olarak davalı idare ve makinistler aleyhine açılacak maddi ve manevi tazminat davasına esas olmak üzere adli yardım isteminin kabulüne karar verilmesi istemiyle 18.3.2004 tarihinde açılan davada İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesince 7.4.2004 tarihinde adli yardım isteminin kabulüne karar verilmesi üzerine 4.8.2004 tarihinde izmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada 23.12.2004 tarihinde görevsizlik kararı verildiği ve yine bu kararda İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.4.2004 tarihli adli yardım kabul kararına atıfta bulunularak red harcının alınmasına yer olmadığı hususunun hükme bağlandığı, görevsizlik kararını onayan Yargıtay kararının tebliğ tarihinden itibaren 2577 sayılı Yasanın 9. maddesinde öngörülen 30 günlük süre içinde görülmekte olan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, meydana gelen tren kazasında kusuru bulunduğu ileri sürülen davalı idare ve makinistler aleyhine açılacak maddi ve manevi tazminat davasına esas olmak üzere adli yardım isteminin kabulüne karar verilmesi istemiyle 18.3.2004 tarihinde açılan davanın, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesince kabul edilmesi üzerine 4.8.2004 tarihinde izmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle davalı idareye karşı açılan davada 23.12.2004 tarihinde görevsizlik kararı verildiği ve yine bu kararda İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.4.2004 tarihli adli yardım kabul kararına atıfta bulunularak red harcının alınmasına yer olmadığına karar verildiği, dolayısıyla dava açma iradesinin İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 18.3.2004 tarihinde açılan dava ile ortaya konulduğu ve bu tarih itibariyle tren kazası sonucunda uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkin yargısal sürecin başladığı dikkate alındığında, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içinde dava açıldığının kabulü gerekmektedir.

İdare Mahkemesince, yukarıda yapılan değerlendirme doğrultusunda davanın süresinde açılmış olduğu hususu gözetilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.DANIŞTAYDAİRE 10 , 2008/9ESAS ,2011/3524KARAR 20.9.2011Tarih.

Değerli meslektaşım, yanıtınız için teşekkür ederim.

Yer vermiş olduğunuz Danıştay içtihatlarından, İYUK m.13 te söz edilen idareye başvuru muafiyetinin uygulandığı hallerde tam yargı davası açma süresinin 1/5 yıl olarak uygulandığını anlıyorum.

Bu sürelerin işlemeye başlaması açısından Danıştay, eylemin idariliğinin öğrenilmesi ve zararın tam olarak öğrenilmesi şartını arıyor. Bu kuralları olayımıza uygularsak, valilik ve belediye çalışanlarının ihmali olduğu yönünde görüş bildiren ve bu anlamda idarenin sorumluluğunun ortaya çıktığı ilk an olan 2016 tarihli ağır ceza mahkemesi kararının henüz kesinleşmediği, müvekkillerin hak edeceği destekten yoksun kalma tazminatının henüz tespit edilmediği gerçekleri karşısında, patlama 2014 senesinde gerçekleşmiş olmasına rağmen 1/5 yıllık sürelerin henüz işlemeye başlamayacağını ya da sürelerin dolmadığını söylemek mümkün müdür? Bir diğer anlatımla, görevsizlik kararının kesinleşmesini takiben 30 gün içerisinde idari yargıda dava açmamız halinde idari yargıya başvuru tarihimiz olarak kabul edilecek olan Ağustos 2019 tarihi itibariyle tam yargı davası açma hakkımız süreaşımına uğramış mıdır?