Mesajı Okuyun
Old 10-09-2004, 20:42   #45
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

“ZİNA SUÇ OLARAK TCK’DA YER ALMAMALIDIR”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Avukat Nazan Moroğlu düzenlediği basın toplantısında, Türk Ceza Yasası Reformuna gölge düşürmeğe kimsenin hakkı olmadığını söyledi.

Moroğlu ve Arat, 8 Eylül Çarşamba günü saat 10.30’da İstanbul Barosunda düzenledikleri basın toplantısında, Türkiyenin demokratikleşme sürecinin hızlandığı bir dönemde Türk Ceza Yasası Tasarısına “zina suçu”nun konulmasının AB’ye uyumla çeliştiğini belirttiler.

Moroğlu ve Arat’ın basın yaptıkları açıklama şöyle:

Anayasa, Medeni Kanun ve Ceza kanunu gibi temel yasalarda reform yapılırken ve Avrupa Birliğine uyum calışmaları çerçevesinde TBMM'de hızla kabul edilirken, kadın erkek eşitliği kriterine ne yazık ki gereken özen gösterilmemekte ve kadınların eşit haklar talepleri dikkate alınmamaktadır.

Aslında demokrasinin temel kriteri yasalarda ve yaşamda kadın erkek eşitliğinin sağlanmasıdır.

Ama bilindiği gibi, AB'ne kısa vadede yerine getirileceği taahhüt edilen Anayasa değişikliği 2001 yılında önce sadece “ailede eşlerin eşitliği" ile sınırlı geçiştirilmiş, ancak yeterli olmadığı görülünce, 2004 yılında yeniden değişiklik yapılarak Anayasa'nın 10. maddesine kadın erkek esit haklara sahiptir..." ibaresi eklenmiştir. Aynı zihniyet Medeni Kanun değişikliğinde mal rejimlerine yansımış, eşit paylaşım mevcut evliliklerde sadece Kanunun yürürlük tarihinden sonrası için geçerli kılınmış ve böylece yapılan kapsamlı ve olumlu değişikliğe gölge düşmüştür.

Görülüyor ki, şimdi de Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nda yapılan değişiklere gölge düşmekte. “Namus cinayetlerinin önlenmesi", “bekaret kontrolunun kaldırılması"' konularında henüz amaca uygun değişiklik yapılmadan, zinanın yeniden suç" olması gündeme getirildi.

Zina suç olarak TCK'da yer almamalı:

• Çağdaş hukuk sistemlerinde zina suçu yok, sadece şeriatla yönetilen ülkelerde var.

• Zinanın suç olması için sosyolojik araştırmaya dayanan toplumsal bir talep de yok.

• Evlilikte eşlerin "sadakat" yükümlülüğüne aykırı davranışı zaten "boşanma nedeni" olarak Medeni Kanun'da düzenlenmiştir. Ayrıca Medeni Kanunda zina nedeniyle, eşlerin miras payının azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin hükme yer verilmiştir.

• En önemlisi "zina suçu" eşler açısından eşit koşullarda düzenlense, hatta toplumsal yapımız göz önünde tutulduğunda daha çok kadınların lehine olacağı görülse bile, kadınların eğitim sorunu ve ekonomik açıdan erkeğe bağımlılığı çözümlenmedikçe, kadınlar yasal haklarını kullanamayacaklardır. "İmam nikahı"nin engellenmesi "zinanın suç" olması ile değil, eğitim ile mümkün olacaktır.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak, demokratikleşme (AB'ne uyum) sürecinde öncelikle

• "okul öncesi eğitim" ile başlamak üzere kız çocuklarının eğitimine destek verilmesini;

• İş yaşamına ve siyasete kadınların eşit katılımı için özel önlemlerin alınmasını, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununda bu yolda değişiklik yapılmasını istiyoruz.

EŞİT HAKLARI, "ZİNA SUÇUNDA" DEĞİL, EĞİTİMDE, iŞ
YAŞAMINDA VE SİYASETE KATILIMDA İSTİYORUZ.