Mesajı Okuyun
Old 27-11-2006, 02:58   #19
mutlakadalet

 
Varsayılan

Öncelikle bu tartışma konusunda foruma hakim olan iki görüşten hareketle şu soruyu sormak istiyorum: "öğrenmek ile uygulamak aynı şey midir, veyahut bilmek ile olmak aynışey midir?"
Bu sorular çerçevesinde şu iki görüşe katılamayacağımı belirtmek isterim: Birincisi "mesleki ahlak dersi verilerek mesleki ahlakın öğrenilemeyeceği" görüşüdür. Çünkü meslekte yaşanabilecek hadiselerde nasıl davranılırsa ahlaklı (burada kime göre ahlak sorunu da var tabiki; ancak şimdilik bu sorunu yadsıyarak devam etmek istiyorum)olunabileceği öğretilebilir. Örneğin, bir avukat adayına; müvekkiline karşı nasıl davranırsa ahlaklı bir tutum sergilemiş olacağı öğretilebilir veya bir savcıya; şüpheli bir şahsa karşı nasıl davranırsa ahlaklı olabileceği öğretilebilir keza bir hakime; avukatlara, sanığa, mübaşire... nasıl davranırsa ahlaklı davranmış olabileceği öğretilebilir. Ancak belirttiğim üzere, nasıl davranılması gerektiği, ancak öğretilebilir; bu noktada katılmadığım ikinci görüşü belirtmek isterim ki; o da: "meslekte ahlaklı olabilmek için mesleki ahlak dersleri verilmelidir" görüşüdür. Bu görüşe neden katılmadığımı şu benzetmeyle açıklamak isterim: 00000000'lar başındaki 1 olmadan hiçbir önem taşımaz. Yani bir kişiye mesleki ahlak dersleri verirsiniz, bu konuda seminerler düzenlersiniz, vs... bunların hepsi 0000...'dır. Ancak 1'in sağlanabilmesi; kişilik yapısıyla alakalıdır. Yani bir kişinin karakteri, ahlaka ugun davranışları gösterebilecek yetilere sahipse o kişi en kötü ihtimalle 1'dir. Bu kişi sahip olduğu 1'i, çeşitli faktörlerle (mesleki ahlak dersleri verilerek veya başka türlü yollarla) 10, 100, 1000... yapabilir; ancak karakter yapısı itibariyle ahlaki davranışlar sergileyebilecek kapasitede olmayan kişilere ne yapılırsa yapılsın o kişilerin kazandığı sadece bir avuç dolusu sıfırdır. (lütfen sıfır derken yapılan şeyleri küçümsediğimi anlamayın; yapılan şeyler tabiki etkili ve gerekli şeylerdir, nasıl ahlaklı olunabileceği öğretilmelidir de;ancak bunlar ikincil plandadır) Bu sıfırların değer kazanabilmesi ise yine kişinin karakterine bağlıdır.
Özetle şunu belirtmek isterim ki; bir kişiye mesleki ahlak dersleri öğretilebilir, hatta kişi bu dersleri mükemmel şekilde anlayıp öğrenebilir; ancak iş, ahlaklı olmaya geldi mi, bunu ne ders sağlayabilir ne de başka birşey, bu noktada kişinin karakteri ön plana çıkar. Bir kişiye rüşvet almanın çok kötü birşey olduğunu öğretirsiniz, o da rüşvet almanın çok kötü ve ahlaksız bir davranış olduğunu öğrenir; ancak birisi ona rüşvet teklif ettiği zaman onun rüşvet almamasını sağlayacak olan şey, onun karakteridir. "Pratik yaşama geçildiğinde, bireysel çıkarlar söz konusu olduğunda; insanlar, ahlak normları hakkındaki teorik bilgilerini unutmaz" garantisini verebilecek olan birileri varsa; o zaman mesleki ahlak derslerinin de meslekte ahlakı getireceğini savunabiliriz. Günün yorgunluğu altında ezilmiş bir hakimin; karşısındaki avukatın da aynı şartlar altında çalıştığını, onun da kendisinden farklı halde olmadığını düşünerek, ona, ahlaki açıdan hoş davranışlar sergilemesi, mesleki ahlak derslerini öğrenmesiyle değil, onun karakter yapısıyla ilgilidir.
Son olarak şunu da belirtmek isterim ki; hem nasıl ahlaklı davranacağını bilmeyen hem de ahlaklı olmayan bir kitle yerine ahlaklı olmasa bile nasıl ahlaklı davranabileceğini bilen bir kitleyi tercih ederim. Kim bilir, belki birgün, nasıl ahlaklı davranılacağını bilen kişiler, bilmiş oldukları bu davranış modellerinin yüklediği sorumluluk bilinciyle ( ki bu sorumluluk bilinci de kişinin karakteriyle alakalıdır yani öğrenilenlerin uygulanabilmesi, öğrenilenlerin kişi üzerinde psikolojik bir baskı oluşturabilmesi de yine kişilik, karakter yapısı ile ilgilidir) meslekte de ahlaklı davranabilirler.
Saygılarımla...