Mesajı Okuyun
Old 21-02-2007, 13:50   #13
Hekimbaşı

 
Varsayılan Neden annemiz yok?

Sn.Katılımcılar,

Biz 3.yıldan itibaren devamsızlık yapma özgürlüğünden yoksun yetiştik. İlk 2 yılda da laboratuarlarda mutlaka, bazen de derslerde yoklama yapılırdı. Devam mecburiydi, hala daha öyle. Dolayısıyla başka türlüsünü hayal bile edemiyorum.

Ben konuya sizlerden çok başka bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Bir büyüğümüz şöyle şeyler söylemişti, belki sizlere de yararı olur:

Üniversite, okul değildir; derslerden ibaret hiç değildir. Üniversite; ülkenin dört bir yanından gelen; araştırma, sorgulama, tartışma, öğrenme ve öğretme isteğiyle yanıp tutuşan insanların biraraya geldiği; sürekli kaynayan dev bir kazandır. Bu kazanın içindekilerden tabağınıza neyi ne kadar alacağınızı siz belirlersiniz. Aç kalmanız da mümkündür, mide fesadına uğramanız da. En iyisi, masadan herşeye yeterince doymuş olarak kalkmanızdır. Ne hazindir ki, herkes, herşeyi, aynı miktarda hazmedemez.

Eskiler teşbih, bense benzetme diyorum; ne güzel değil mi, anlamayı ne kadar kolaylaştırıyor?

Buradaki 'araştırma, sorgulama, tartışma' ve 'öğrenme ve öğretme' sözcüklerine dikkatinizi çekmek isterim; özellikle de öğretme kısmına. Bununla, üniversite öğretim kadrosunun nasıl olması gerektiği de ifade edilmektedir. Hocalar ustalardır, onlardan öğrenmek için öğrencileri olduğumuzu unutmamamız gerekir. Yoksa kitapları herkes alıp okuyabilir. Derslere katılanlar, kendinize şu soruyu sorun: bu kitapları veya ders notlarını okuyanlarla aramda ne fark var? Notu kasdetmiyorum elbette. Örneğin, dersime katılmazsanız, yukarıdaki cümleyi nerede duyacaksınız? Eğer katılmanın farkının ne olduğuna ilişkin bir fikriniz olmasını istiyorsanız, derslere katılmanız gerekir. Katılmadığınız halde bu konuda fikriniz oluşamaz. Notlarınız, veya mezuniyetiniz başarıyla EĞİTİLDİĞİNİZİN kanıtı asla değildir. Bir cümle yaşamınıza yön verebilir, veya yıllar sonra çok zor bir durumdayken imdadınıza yetişebilir; bunu kaçırmamanız gerekir. Dikkat ediniz, dersler için 'girmeniz' demedim, 'katılmanız' dedim. Bir derse, ancak konuyu önceden okuyup hazırlanarak gelen öğrenci 'katılabilir', diğerleriyse sadece 'girer'.

Bu söylediklerimin bir kanıtı, o hocaların sadece yarım saatliğine katılmaları, bir iki cümle söylemeleri için binlerce dolar verenlerin daima var olmasıdır. Ama öğrenci öğrenci olmayı bilmezse, hocanın yapacağı fazla şey de olmaz. Üniversite eğitiminin en ayırdedici niteliği de zorlamanın olmaması, tabağınıza ne kadar yemek alacağınızı kendinizin belirlemenizdir. Anneniz yoktur kısacası!

Saygılarımla,