Mesajı Okuyun
Old 02-05-2008, 23:26   #3
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

TMK m.571'in başlığı “Hak düşürücü süreler” şeklindedir. Yine maddenin 1 fıkrasında ve hükümet gerekçesinde bu sürelerin hak düşürücü süre olduğu vurgulanmıştır. Bilindiği gibi hak düşürücü süreler, hakim tarafından -talep olmasa bile- kendiliğinden dikkate alınır. Maddenin üçüncü fıkrası, niteliği itibarıyla hak düşürücü süre ile bağdaşır nitelikte değildir, açık bir çelişki oluşturmaktadır. Sayın Prof.Dr.Ali Naim İnan - Prof.Dr.Şeref Ertaş - Yrd.Doç.Dr.Hakan Albaş haklı olarak, “bu hükmün, EMK zamanında zamanaşımı düzenlemesi nedeniyle önem taşıdığını, ancak tenkis davası açma hakkının hak düşümü sürelerine bağlandığından tenkis def'inin bu süreler içinde önem taşıyacağını, Medeni Kanunumuz bakımından def'i hakkının büyük oranda işlevsiz kaldığını” belirtmektedirler. ( Türk Medeni Hukuku – Miras Hukuku – Seçkin Yayınları, 6.Bası, Ankara 2006, sayfa 393 )

Buna karşılık, Sayın Ali İhsan Özuğur ise “tenkis def'inin ölüme bağlı tasarruf ve temlikler ile ilgili ve bunların yerine getirilmesinin istenilmesi halinde gündeme gelebileceğini, tasarruf konusu mal ve kıymetleri elinde bulunduran saklı paylı mirasçının saklı payına el atma varsa, bir ve on yıllık hak düşürücü süreler dolmuş olsa bile def'i yoluyla, saklı payı oranında ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekten kaçınabileceğini” belirtmektedir. ( Tenkis, Mirasta Denkleştirme ve Muvazaa Davaları, Turhan Kitabevi, Ankara 2005, sayfa 129 )

Yukarıdaki farklı görüşlerin bir sonuca ulaşması, sorunun da cevabını oluşturabileceğinden, dikkatlere sunmak istedim.

Saygılarımla.